...
Hayatımda gittiğim ilk Beach Party idi.
Hayatımda gittiğim en kötü Beach Party idi.
Hayatımda gittiğim en kötü ilk Beach Party idi.
...
Info:
Bir iş sebebi ile 3 Fransızla birlikte yaklaşık 20 gün geçirdim. Günde 6 saat ufacık bir uçakta 3 Fransız ve ben. Evet kendimi Temel gibi hissetmiş olabilirim.
Sabahın beşinde kalkmaktan daha kötüsü günün kalan kısmında üçünün kendi aralarında konuşmaları ve birinin size dönüp ingilizce olarak biz bunları konuşuyoruz "bıdı bıdı bıdı" diyerek konuyu 30 saniyede özet geçmesiydi sanırım.
Nev-i şahsına münhasır üç kişi; birincisi Frank Ribery'nin(Galatasaraylı olanlar sövgü dolu sözlerle hatırlayacaklardır) yüzünde yaralı olmayan hali (ki ben ondan kısaca Ribery diye bahsedeceğim), diğeri grubun bol kaslı hayvanı(öyle böyle değil be, herifin neredeyse göz kapakları bile üçgendi) Mr.J. ve diğeri grubun şamar oğlanı Mr.K(hani şamarı mecazi anlamda kullanmıyorum, 20 gün içinde defalarca ensesine yemediği tokat türü kalmadı).
Olay Öncesi :
Sanırım 3 yada 4 . gün J ve K pür neşe içinde gelip yarım yamalak birşeyler anlatmaya kalkıştılar. Sözlerinden anladığım tek şey "Beach Party" idi. Velhasıl resepsiyona danışmalar, parti için davetiye mektubu almalar vs vs vs.
Büyük gün geldi çattı efendim. Ancak grupta öyle bir beklenti oluşmuş durumda ki. Kumsala gideceğiz ve bizim alana girmemizle birlikte köpükler boca edilirken kızlar kucağımıza atlayacaklar. Acaba hangisi diye etrafa bakınacağım ve kalçası cazip olan ilk kızı kendime doğru çekeceğim.
Diğerlerinin benden aşağı kalır yanı yok, özellikle J'nin ağzından köpükler saçılarak "Russian Girls" çığlıkları atıyor. Parti saati geliyor, alana bizi ve oteldeki diğer katılımcı güruhu götürecek araç geliyor. Araca biner binmez "Hassiktiiiiiir" lafının ağzımdan çıkmasına engel olamıyorum, araç silme erkekle dolu. Gece çetin geçeceğe benziyor, rakiplerime şöyle bir göz gezdiriyorum evet evet gece çetin geçecek. Tam o esnada ön koltukta oturan yeşil gözlü cıvıra gözüm ilişiyor, işte bu derken cıvır şoföre doğru sesleniyor "Rüğsstem abiii, giderken beni evin oraya bırakabilir misin".
"Gitme sana muhtacım
Gözümde nursun başımda tacım muhtacım"
Kız gidiyor zamanı gelince, neyse diyorum Rocky, acı yok.
Olay Mahalli :
Bizi gayet şuh giyimli kızlar karşılıyor ellerinde likörlerle, birkaç likörün ardından kendimize bir masa bulup etrafına konuşlanıyoruz. Hadi ama neredeymiş bu partinin kızları diye bekleye duralım olay mahalline aile akını var. Ribery'e dönüp hani bu Beach Party idi, baksana bildiğin Family Party oldu diyorum. Bol "Fuck"lı bir cümle kuruyor, gülüşüyoruz. Organizatörler sağolsun, gelecek güruhun profilini bildiklerinden araya birkaç güzel giyimli ve kostümlü cıvır gönderiyorlar. Cıvırları kolundan tutanlar fotoğraf çekilme yarışına giriyorlar, sonra bakıyoruz ki bu partiden iş çıkmaz hepimiz bir anda cıvırlara saldırıyoruz, kızların kostüm parçaları havalarda uçuşuyor yere yatırılan her cıvırın başında çıplak onlarca adam sıranın kendisine gelmesini bekliyor.
O anda kurduğum hayalden gerçeğe hızlı bir dönüş yapıyorum, millet fotoğraf çekilme yarışında hala.
Neden sonra "O" alanda gezmeye başlıyor. Biz Ona kısaca "Afrodit" diyoruz. yanında geçenin dudaklarda gülümseme ve suratında ablak bir ifade kalıyor. Siyah elbisesi, sapsarı saçları, uzun ve ince fiziğiyle sanki bir peri dolaşıyor aramızda ve elindeki sopasından yayılan peri tozuyla hepimiz birer idiyot haline dönüşüyoruz.
Bir anda DJ'in sesi yankılanıyor.
-Hellooooooo.
-Welcome to our Beach Partyyyyyyy.
-Come onnnn.
-Would you hands up !
Arka masadan yükselen "Sokayım sizin partinize" narasını atan abimize bakıyorum, lafı ağzımdan aldın bakışı ile gülüyoruz.
Sahnede farklı show vs varken bir anda barlarda içki servisleri başlıyor.
"Hayatımda denemediğim birşey hazırla" diyorum barmene. Birkaç şişeyi açıp shaker'e döküp karıştırıyor ve kadehe döküyor. Mavi renkli enteresan bir şey "Bunun adı ne" diyorum, "Valla bilmiyorum abi, öyle karıştırdım ama yavaş iç" diyor.
J ve K'yi gözüm arıyor nedensizce, sahneye yakın bir yerde salsa yapan kızların kıçlarını seyrediyorlar. Ribery 50'li yaşlarda bir adamla Fransızca birşeyler konuşuyor.
"Hadi ama Afrodit nerelerdesin"
Gözlerim Afroditi arıyor ama yok, içkiden hızlı ve büyük yudumlar alıyorum; gerçekten sert. İçiyor ve bir yandan da adımlıyorum. Kadeh bittiğinde burnumdan çıkan keskin alkol kokusunu hissedebiliyorum. Tekrar bara gidiyorum, aynısından bir tane daha istiyorum. Barmen bakıp pis pis gülümsüyor.
"Hey dostum, sorunun nedir senin ha ! Kafanın o koca kıçından büyük olması mı ?" repliği geçiyor aklımdan.
Aldığım kadehi ufak ufak yudumlarken sahneye yaklaşıyorum. Brezilyalı bir dans grubu sahnede. Kadınların kıçını seyreden abaza güruha katılıyorum.
J yanıbaşımda bitiyor; "Heeey" diye kükrüyor. "Kes sesini ve eğlenmene bak piç" diyorum Türkçe olarak, gülümsüyor.
"Biz buralarda zencilerden ve kaslı Fransızlardan hoşlanmayız dostum"
İkinci kadeh bittiğinde K. diğer yanımda beliriyor elinde biralarla. Kadeh sesleri müziğe karışıyor. o esnada Ribery görünüyor uzaktan, hızlı adımlarla yaklaşıyor. Biz birşey sormadan konuşmaya başlıyor(Haliyle önce Fransızca anlatıyor ve bana dönüp aynılarını bir kezde İngilizce olarak tekrarlıyor): "Orospu çocuğu bana yarım saattir ekonominin nasıl düzeleceğini anlatıyor."
İşte o anda kafam dank ediyor, "Ne içirdiniz laaaan bana" diye bağırıyorum ama müziğin gürültüsünden sadece kendim duyuyorum, sanırım.
Kaç bira daha içiyoruz hatırlamıyorum, bir anda ortalık ışıl ışıl oluyor. Hayır havai fişekler atılalı uzun süre önceydi. Bu, bu Afrodit.
Birkaç metre önümde müziğe ayak uydurmuş dans ediyor. Yanına sokuluyorum gözlerimiz kenetleniyor. O anda dünya duruyor, müzik, insanlar, zaman herşey ama herşey. Sadece Afrodit ve ben. Dudaklarımız yaklaşıyor burnundan yayılan sıcak nefesi dalga dalga yüzümde hissederken alt dudağını sertçe yakalıyorum.
Diğer birkaç animatör kızda Afroditin yanına geliyolar ve dans etmeye başlıyorlar. Bacaklarına bakıyorum Afroditin; "Aman Allahım onlar nasıl kaslı bacaklar, nasıl kalın bilekler, sanırsın ki Roberto Carlos"
Şaşı yaptığım gözlerimi tekrar eski haline getiriyorum, Ribery yanıma yaklaşıyor "Şahane bir kıçı var" diyor. "Bu gece gördüklerimden en iyisi" deyip onaylıyorum.
Sonrası:
Ribery&J&K: 20 gün nasıl bitti birde bana sorun, daha anlatacaklarım var.
Barmen: Son gördüğümde havaya attığı şişe kadehlerin üzerine düştü.
Arka Masadaki Türk: Biz döndüğümüzde yoktular(ailecek). Sanırım çocukların uykusu geldi ve erkenden çıktılar.
Ekonomi Konuşan Fransız: Bir daha görmedik, görmekte istemedik, görsekte görmemezden gelecektik.
Servis Aracındaki Kız: Otelde birkaç kez daha gördüm hepsi bu.
Animatör Cıvırlar: Bir daha görmedim, görsemde yüzlerinde maske olduğundan tanıyamazdım.
Afrodit: Sen zaten Tanrıçaydın, asla gerçekte var olmadın ki.