4 Aralık 2014 Perşembe

Durum Analizi

İnfo

Diğer hikayelerden pek de farklı değil benim blogger hikayemde.
Önce "Adsız" olarak takip ettiğin bloglara yorum atılır. Sonra bu işin keyif vermeye başladığı görülüp bir de kimlik edinilir. Ve bir bakmışsın ki, bingooooo.
Artık senin de yazmaya başladığın bir bloğun olmuş.
Kendi içinde belki belli kuralları vardır ama açıkçası burası benim özel mülküm olduğuna göre kuralları sikime sallamam, kuralları ben koyarım.



Bu kasabanın şerifi benim !
Takip edeni ille de takip etmem, takip ettiklerim de ister etsin ister etmesin.
Yazdıklarıma tek bir yorum gelmese ne olur ? Farketmem bile.
Konuyu uzatmak derdinde değilim. Burası benim, içsesimin.
Kendimle hesaplaşma, küfretme, kudurma vs alanım.

Bölüm 1: Hay Ebenin Bale Pabucu

Aslında yaptığım ya da yapmayı düşündüğüm bir şey değildi.

Yazılan bir post'a yorum yapılır ya da yapılmaz.
Amaaaa....

Her sabahkinden daha farklı değildi bu sabah da.
Bir dilim kızarmış ekmekten kopardığım ufak bir parçaya bıçakla sürdüm balı. Dişlerimle kızarmış ekmeğin ısırırken çıtırtıların rahatlıkla duyulabileceği kadar sessizdi oda. Ve balın ufak bir damlası dudağımın kenarından süzüldü. Biraz daha aşağı, biraz daha aşağı .
Önemsemedim.
Dilini hissettim ilkin. Boynumun omuzlarıma doğru uzanan kavisinden başladı yalamaya. Dilini genişletmiş, olabildiğince çok hücreye keyif katmanın derdindeydi.
Sahibine sadık bir köpek gibi yapıyordu üstelik. Yukarı çıktı, biraz daha yukarı. Dili, balın aktığı kısma geldi, sonra balın yolunu izleyerek çeneme ve dudaklarıma.
Bir ayağını üzerimden diğer tarafa atıp kucağıma oturdu, dudaklarımı yaladı ve ani bir hareketle kulak mememe geçip emmeye başladı.
Elimde yarısı ısırılmış, kızarmış ekmeğin o ufak parçasından bal yere damlıyordu. Fakat !
"Hassiktiiiiir" dedim.
"Bal bu kadar akıcı mı olur amk." Bal bildiğin sahteydi. Ve o anda alarm beni kendime getirdi.
Rüyaymış(Küfür etmek yok Rocky).
...
Ofiste bilgisayarı açmış, kocaman bir kupadan çayımı yudumluyordum.
Bizimki dürtmeye başladı.

Arçibıl: Abicim şu bloğa bir baksana.

Dinledim ipnetoru.

"Denetlenmeyi bekleyen iki yorum var" ibaresi çarptı gözüme, sonra da yorumlar.
Abi döktürmüş, kabul buyurun :


Analiz:

Adı-Soyadı: Okan Sert(!)
Boy: 185 cm
Diğer Boy: 19 cm, kafası hariç, damarlı.
Kilo: 73
Vücut: Atletik
Performans: 10/9,8 (IMDB)
Dilbilgisi: 10/0,8 (TDK)
Kişisel Tercihleri: Nefes alsın yeter Geyler(Bir de doğru yazaydın, a be güzelim) ve pasifler hariç.

Genel Özellikler:
Kumlu ve çamurlu habitatlarda yaşamayı seven bu hayvanatlar genelde gece aktif olup gündüz kaya altları, taş oyuklarında dinlenirler. Çok eşli bir yaşamı tercih etmelerine rağmen tek eşleri sol elleri olup aktif mastürbatörlerdir. Bu yüzden bir kolun kası -aynı kemancı yengeçlerin de olduğu gibi- diğerine göre daha gelişmiştir. 
Kendilerine "Baltasapı, tripod, aktif448, vurdummugöçertirim" gibi baskın takma isimler almış olmalarına karşın toplumda silik kişilikler olarak rastlanırlar. 20. yüzyılın sonların da taraftar bulan "Dünya benim sikimin etrafında dönüyor" paradigması en sağlam felsefi yaklaşımlarıdır.

Uygulanması Öngörülen Tedavi:
Telefon numarası ve mail adresinin "lop yumurta kıvamında pasif ölüsever" olarak bilcümle sohbet mekanlarında yayılarak infazı.

Yazarın Notu: S*ktiğimin çükkafalısı seni.
Yazarın Notu 2: Okan Sert. Darıca Hayvanat bahçesinde bir dişi fil için erkek aranıyor. Ücret dolgun. İş tam senlik. Fil 45 yaşında, haliyle mature. Eh gey(!) ya da pasif falan da değil. Erkek fil öldüğünden dul da sayılır.Kilolu, tombul, şişman kategorilerinin her birini ayrı ayrı sağladığı gibi, her birini aynı anda da sağlıyor. Milf kategorisine fazla girmese de gayet olgun ve dolgun :)
Eh kriterlerinde insan aradığını belirtmemişsin bebeğim. 
Hadi beline kuvvet.

Bölüm 2: Ararım, Sorarım Seni Her Yerde


Blogun adıyla arama yaparsın, anlarım.
Zenci&Beyaz düşkünlüğün vardır, anlarım.
Fantezindir. Seks makinası ile boşalacaksındır, anlarım.
69'den(!?) tavşan, bak onu da anlarım.
Yanina halet ve türk porno intikam blog ne amk ? Nasıl bir gecenin mahsülüsünüz siz ?
Gerçi tüm bunlar Durex firmasının suçu. Bu ülkeye ürünlerini az daha erken soksalardı daha nezih arama sonuçlarıyla karşılaşırdık zannımca.

Uygulanması Öngörülen Tedavi: 
Yok olum böyle birşey. Gülüp geçeceğiz.

Sıradaki ?


3 Aralık 2014 Çarşamba

Yerim Senin Himini Mim'ini

Okuyup geçecektim...
O son satıra asla bakmayacaktım.
Baktım bir kere.
Höpürdeterek ağzıma doldurduğum kahvemi sürreal bir şekilde bilgisayar camına püskürttüm.
O an omuzlarıma koca bir yük bindi sanki, mimlenmiştim.
Buddha mimlemiş.

Van, tu, tri, foro...
Ar yu redi ?
Başlayalım haydi.


Bu gece öleceğinizi bilseniz bazı insanlara bazı şeyleri söylememiş olmanın pişmanlığını hisseder miydiniz? Peki, neden söylemediniz?

Hayatımdan siktir ettiğim bir takım insanlara "Siktir git" cümlesini söylememiş olmanın pişmanlığını hissederdim, hissediyorum da.
Birçok insan, birçok neden. Saymakla bitmez.


Günün birinde çocuğunuzun doğduğu hastanede bir yanlışlık yapıldığını ve çocukların karıştığını öğrenseniz, kendi çocuğunuzla sizin büyüttüğünüz çocuğu değişir miydiniz?

Değişmem. Hatta bana ait olanı alıp, yetiştirdiğimi de vermem.
Benim olan benimdir, elleşenin de götünü keserim.net


Hayalinizi süsleyen bir yerde bir hafta tam pansiyon, harika bir tatil için uçan bir kelebeği yakalayıp bacaklarını ve kanatlarını koparır mıydınız?

Hohohoooo.
Soruya geeeel !
Karıncayı s*ker belini incitme... öhmm.
Ne diyorduk ? Hah kelebek.
Uzun zamandır hayalini kurduğum bir Küba tatili planım var. O tatil için....
Yok lan yok. Veririm parasını giderim. Ama aynı soruyu at sinekleri için sormayın bak. Kıçlarına çam iğnesi sokmuşluğum vardır(Küçüktüm ve Kazıklı Voyvoda'nın hayat hikayesini okumuştum, ne edecektim ?)


Bir yemeğe davetlisiniz ve önünüze tanımadığınız bir yemek koyuluyor. Tuhaf haline ve pek iştah açıcı görünmemesine rağmen tadına bakar mıydınız?

Karınca, taze denizanası, çiğ karides, denizkestanesi yemiş bir adam var karşınızda.
Bu da soru mu ?
Please next one.


Sevdiğiniz biri için yalancı şahitlik yapar mısınız? Örneğin bir yayaya çarptığında direksiyonda dalga geçmesine rağmen çok dikkatli kullandığını söyler miydiniz? (Anne, baba, eş, sevgili vs.)

Sevdiğim biri için yalancı şahitlik yaptım, gene yaparım.


Yetişme tarzınızda değişiklik yapma imkanınız olsa neyi değiştirirdiniz?

Yetişme tarzımla bir sorunum yok. Ailem vs eleştirir ve fakat severim de.
Ama hayatta 2 noktada (biri 13-14'lü yaşlara diğeri 18-19'lu yaşlara rastlar) eğitimime bazı ekler yapmayı isterdim.  


Eviniz ve içindeki eşyalarınız yanıyor. Ailenizi, kendinizi ve köpeğinizi kurtardıktan sonra bir kez daha içeri girme şansınız var. Ne kurtarırdınız?

Sıralama:1) İlk sayısından 70. sayısına kadar eksiksiz aldığım Lombak koleksiyonum.
2) Farklı ülkelerden, farklı malzemelerden, farklı büyüklükte ve renkte toplanmış misket ve az sayıda basılan(Arkasında Atatürk resmi yerine o yılın simgelediği amblem olan) metal 10 bin ve metal 25 bin liradan oluşan para koleksiyonum.
3) 20'den fazla farklı türdeki kaktüslerim( Tek seferde taşıma imkanım olmadığından bunu es geçebiliriz)



Yarın sabah başka birinin kimliğinde uyanma ihtimaliniz olsa bunu değerlendirir miydiniz? Kimi seçerdiniz?

Değerlendirmek ? Şaka mısınız ?
Cristiano Lucarelli olarak uyanmak hiç fena olmazdı...
Futbol Lucarelli olmadan asla futbol olamaz...

2 Aralık 2014 Salı

Aysel...

Her şey iki seneden biraz daha fazla bir zaman diliminde başladı...
Aysel.
Hayatıma girdiği günü hatırlamıyorum mesela. Ansızın çıkıverdi karşıma, yapıştı tenime; beni bırakmamacasına. İlkin her şey sıradan geliyordu; her şey dediğim Aysel, ben ve dünyadan ibaret...
Alıştık zamanla birbirimize, alıştıkça sevdik.
Dokunduğum doğrudur Aysel'e; dokunup okşadığım. Uzun uzun bakıyordum bazen, gözlerimi kaçırmadan.
Bir gün bir parçam olduğunu hissettim Aysel'in. O an kafama "dank" etti tüm olanlar. Olamazdı, ona bu denli bağlanamazdım. Söküp atmaya çalıştım Aysel'i hayatımdan. Kanadım, kanattım.
Yine de olmadı, başaramadım.
Sonunda bende sevdim...


Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...*


İki Ay Önce 

Yanında biri belirdi, önemsemedim. Yakınlaştıklarını hissediyordum, Aysel ise ısrarla reddediyordu tüm bu olanları.
Neydi sorun ? İlişkimiz mi monotonlaşmıştı ?
Yoksa, yoksa ? Aysel bu genç zibidiye mi kapılmıştı ?
Bulduğum ilk fırsatta hırpaladım piçi. Aysel benimdi. Ona siktir olup gitmesini, Aysel'e yaklaşmamasını söyledim. Suratıma sırıtarak bakıyordu, her göz göze gelmemiz daha da hırslandırıyordu beni. Ne zaman Aysel'e baksam yanında bitiyordu...
Ve bir gece en kanlı kavgamızı yaşadık Aysel'le. Canını yaktım, canımı yaktı. Tırnakları etlerime saplanmışken tenini kana buladım. Ve tüm bunlar o piçin gözleri önünde oldu. Tahmin ettiğiniz gibi, piç sadece sırıtıyordu.

Dün

Kapıyı açıp aniden daldım içeri. Sekreterin "Beyefendi durun sıradaki hasta siz değilsiniz" laflarına bakmaksızın doktora doğru yürüdüm.

+Söküp atmak istiyorum Onu, hatırlamak istemiyorum. Onu ve o piçi.
-Bir bakalım, hmmm.
-PB Bey iki tane topuk siğiliniz var.
+Evet şu sarışın olan. Adı Aysel. 
-Aysel mi ?
+Evet. Bir de o yanındaki piç. İkisini de görmek istemiyorum artık.

Sekreterin kıkırdaması duyuldu.

- Bu elimde tuttuğum şey ne biliyor musunuz ?

"Herkesin tuttuğu kendine" demek isterdim, diyemedim.(Fesatlanmaya gerek yok, herif elinde metal bir tüp tutuyordu).

-Bu -196 derecede sıvı Azot. Şimdi siğillere sıkacağız bunu.
+Aysel, dedim.
-Ha evet, Aysel.  Aysel'e veda edin o halde.

Göz göze bakıştık son bir kez  daha. Tedirgin ama mağrur bir bakış fırlattı bana.
Önce bir uyuşukluk hissettim. Sonra biraz yanma.

-Acı var mı acı ?
+Tüneli kaçmak için kazdım amk. (Pardon hatlar karıştı)
+Eh ufaktan bir sızlama var.
-Sen birazdan göreceksin acıyı.
+ !?!?!?!?!?!
+Iğğğğğğyyyk amk.
-Ehihehühe.
...
-Ayağınızın üzerine fazla basmayın, su değmesinde bir sakınca yok, Batticon'u sabah akşam süreceksiniz.


Gafam Yandı amk

Bugün

Topuğum şişmiş durumda. Aysel ve o piçin cansız bedenleri öylece duruyor. Unutmam biraz zaman alacak ama olacak.
Ah Aysel ah...