27 Aralık 2012 Perşembe

Ben Sana Küsüm....

Gecenin yarısında uykusuzluğuma sebepsin hala,
Sabah uyandığımda "ilk düşündüğüm şey" olduğun gibi.
Düşündükçe içimin çekildiği, gözümün dalıp gittiğisin.
Sinirlendiğim, sövdüğüm ama hala sevdiğimsin.
Etten kemikten varolduğunu bildiğim, orada, hani tam orada dururken elimi uzatamadığım, eline dokunamadığımsın.
Bir "Ömrüm"e bir ömür verilesisin.
Tırnakların içimi yırtıp, kanatırken tüm bunların da ilacısın.
Karşında bir çocuk,
Karşında bir erkek,
Karşında bir sahip,
Karşında bir köle,
Karşında kimsesiz kalılasısın.
Özlemim, özlediğim, içimin sızısısın.
Bir garipsem, sebebisin, sebebi Sen'sin.
Görmeyen gözlerle sevmek, dokunulmayan teni tatmak, doğmadan hürriyete kavuşmak gibiydin, gibisin...
Etime tırnak, tırnağıma et gibisin.
Sol yanımın sahibesi, sarıp sarmalamaya hasretliğimsin.
Küssemde kızsam da, içimin "cız" ettiğisin.
O, Sen'sin.

25 Aralık 2012 Salı

Keyif

Aldım keyfimi yanıma düştüm yollara...
Fazla açılmamıştım da limanımdan, "hah" dedim, "şurası iyidir".
Bir elimde 18 yaşından küçüklere satılması sakıncalı şey ve bir diğeri ona eşlik etti.
Bir elim soğuktan üşürken diğer elimin dumanı üzerindeydi.
Mevsime inat, tepemde yakmayan bir güneş, karşımda kadim dostum deniz..
Keyfimiz yerindeydi.

21 Aralık 2012 Cuma

Günbatıyor, Sahiden Orada mısın ?

Hani alışkanlıklarımdan öte;
Hayattan ve ölümden de.
Günbatımında mısın ?
Sahiden "Sen" orda mısın ?




Bu hayat, hiçliğe ve hiçkimseye armağanım olsun...

20 Aralık 2012 Perşembe

Anal Seks Klavuzu

Cinselliğin tüm insanlar için cezbedici olduğu bir gerçek. Çağın ilerlemesi, görsel medya, internet vs.'nin hayatımıza girmesiyle cinselliğin insanların beynindeki tabu olmaktan çıkıp günlük hayatın bir parçası olduğu gerçeği tüm toplumlarda olduğu gibi bizde de kabul görmeye başladı.
İnternette kısa bir aramayla(sex yazınca 3.330.000.000 sonuç) her türlü bilgiye ulaşmak mümkün olsa da bu içeriklerin çoğunluğunun çokta sağlıklı olmadığı ya da istenilen bilgi yerine kullanıcıyı bu kaynağa çekme amaçlı olduğu bilinen bir gerçek.
Anal sex ise(208.000.000 arama sonucu) artık tabu olmaktan çok uzak.
İnternette birçok kaynakta anal seksin nasıl yapılacağı konusunda uzun uzadıya açıklamaları görmeyen neredeyse yoktur sanırım. Ancak çoğunun "şöyle kocaman tükürün, sokun gitsin" kıvamında olduğunu görüyoruz.
İşte size kültür hizmeti, açıklamalı anal seks klavuzumuz:

Malzemeler: 
  • 1 adet kıç(tercihen bayan kıçı)
  • Kayganlaştırıcı(Tercihen su bazlı. O yoksa gres yağı-hatta tereyağı bile olur)
  • Lavman için gerekli teçhizat
  • Yeteri uzunlukta ince gümüş zincir
  • Şarjı tam cep telefonu
Yapılışı:

Öncelikle kıçın sahibinin ikna edilmesi önemli. Hatun kişiye(isteğe göre lop yumurta kıvamındaki parlak beyefendiye) dil dökülerek anal seksin zevkte vereceği, hatta orgazmdan orgazma koşulacağı sabırla anlatılmalıdır. İşin en önemli boyutu ikna kısmıdır. Bu kısmı aştıysanız artık sizde potansiyel bir "Anal seks yapmış insanlar klübü" üyesi olmaya adaysınız.
Öyle "şaaak" diye sok-çıkar işine girecekseniz avucunuzu yalayacağınızı beyan eder, gözlerinizden öperim. Durun yahu, kıç sahibi razı oldu zaten. Kıç sahibini bu gibi durumda güzel masaj ve akabinde oral seksle(partnerinizin bayan olduğunu düşünüyorum, erkekse bu basamağı atlayabilirsiniz; ya da atlamayın, tercih sizin) mükafatlandırma skor hanenize artı puan olarak yazılacaktır. Hatta dileyen arkadaşlar güzel bir müzik, loş ışık&mum, şarap kombinasyonunu bile deneyebilirler.

Anal bölgenin temizliği konusunda eminseniz tamam, ancak emin olmayıp ilişki esnasında penisinizde domates kabukları görmek istemiyorsanız lavman işini deneyin derim. Yok efendim ben onunlada uğraşamam diyorsanız bir çubuğa bez bağlayıp sokun içeri, ileri geri yaparak bezi harbi gibi kullanın ve anüsün içini temizleyin.




Temizlikte tamaaaaam. Şimdi uygun miktarda kayganlaştırıcıyı kıç deliğine sürün ve içeri doğru parmakla ittirin. İttirin, ittirin. Yavaş, hooop ! Kolunu sok demedik be adam !
Hah sakin ol Rocky. Bu işi başaracaksın. Şimdi penisinizi elinizle kavrayıp kıç deliğinin üstüne getirip yavaşça ittirin. Tabi bu durumda pozisyon önemlidir. Ben size doggy öneririm. Ama isteğe bağlı olarak misyoner, bacak omza, kaşık, amuda kalkma, yarım vole vs. deneyebilirsiniz; herşeyi bizden beklemeyin, yaratıcı olun !
Eğer kayganlaştırıcı fazla geldiyse ve penis bir türlü girmiyorsa zinciri elinize alıp penise birkaç tur dolayın ve böyle sokmayı deneyin. Unutmayın kaygan zeminde iyi bir yol tutuş sağlamak için zincir kullanımı şarttır !

Evet oluyor değil mi ? Evet evet devam. Aferin bak girdi bile. Bundan sonrası tamamen size ve ne zaman boşalacağınıza bağlı. Keyfini çıkarmaya bakın.
Bazılarının cep telefonunu ne yapacağız dediğini duyar gibiyim.
Çabuk 112'yi arayın. Partneriniz bayıldı bile. Yahu zincirle anal seks olur mu hiç. Bu kadar mı safsın sen ?

Çabuk ara, çabuk. Ne bileyim "yolda böyle buldum tuttum yatağa getirdim" falan diye uydur birşeyler.
Şimdiden size zevkten zevke akmalar dilerim.
Bir başka klavuzda görüşmek dileğiyle.

Yazarın Notu: 

Klavuz tamamen eğlenmek amacıyla yazılmıştır :)
Vay efendim taktım zinciri hatunun kıçı dağıldı falan diye bana gelmeyin valla sorumluluk kabul etmem.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Gün İntikam Alma Günüdür...

Porno filmlerle tanışmam -80'ler kuşağının çoğu üyesi gibi- VHS kasetlerdeki Alman abi ve ablaların "Wundebah, yah yah, fick my arch" replikleri eşliğinde sevişmelerini izleyerek oldu.
Zamanla CD, DVD ve internet üzerinden takip ettiğimiz yapımlarda Alman yapımcılar piyasayı Amerikan Porno Sektörüne(kısaca APS diyelim) kaptırdı.
Konumuz Alman porno endüstrisinin son yıllardaki kan kaybı,  ekonomik zorluklar ya da porno endüstrisi çalışanlarının sorunları falan değil.
Eğer bunlara dair birşeyler bekliyorsanız yazıyı okumayı şu anda bırakabilirsiniz.
1865(yanılmıyorsam) yılında Amerika da kölelik kaldırıldığında siyahi ırk gizli yeminler etti. Beyaz ırkın yaptığı bu zulüm yanlarına kar kalmayacaktı.
Yıllarca bekleyen siyahi arkadaşlar porno sektörünün el değiştirmesiyle gizliden gizliye APS'de söz sahibi, yönetici, firma sahibi olmaya başladılar. Sadece bununla da yetinmediler tabii. Artık filmlerde yüzyıllardır siyahi ırkın ezilmesine karşılık olarak siyahi zebellahların altına verdikleri beyaz çıtırları çatır çatır ezdirerek bir nev'i yılların intikamını da alıyorlardı.
Artık ezilen değil ezen, köle değil, kökleyen olmuşlardı...



Yazarın Notu: Siyahi arkadaşlarla bir alıp veremediğim yok kardeşim. Ama ben siyah kadın&beyaz erkek kombinasyonunu daha çok seviyorum, ilgililere duyurulur... 
Yazarın Notu 2: Yazar ırklar arası kardeşliği savunmakta, herkese hümanist duygularla yaşamayı tavsiye etmektedir. Din, dil, ırk ayrımı yapmak mı, tüüü, kaka.
Yazarın Notu 3: Eeeeeh, dağılın artık...

Bu Yazıyı Güneşli Bir Monaco Sabahından Yazıyorum

Part I

Bir elimde uyanabilmek için zift renginde kahve dolu fincanımla ve diğer elimde adını Captain Black sigaramı içerken Monaco'da Liman manzaralı otel odamın pencere önünden yazıyorum bu yazıyı.
Gece ne oldu bilmiyorum. Hatırladığım Lounge Night Club da Martini içerken tanıştığım Caroline isimli Amerikalı sarışın hatundu.
Biraz içip dans ettik. Otel odasında ben istemeden yaptığı striptiz gösterisi ve oral sonunda mest oldum.
Şu an yatakta uyuyor ve beyaz çarşaf sadece belini örtüyor.
Bel çukuru, biçimli kalçaları ve uzun bacakları güneş ışığında iç gıcıklayıcı...
Ve bacakarası hala ıslak.
Sanırım bu davetkar manzara karşısında yazıya daha fazla devam edemeyeceğim

Part II

Monacoda falan değilim, elimde kahvem ve şu yazdıklarıma bakıp gülüyorum. Manzarayı düşününce yaşadığım ruhsal orgazmın eşliğinde bir sigara iyi gider.
Arçıbıııııl ! Getir benim orgazm sigaramı.

Arçıbıl: Tamam abicim.

13 Aralık 2012 Perşembe

Bir Hatırlama/Hatırlatma Yazısı

Yıllar önce sevdiğim bir orospu vardı, bedeni temiz ruhu kirli bir orospu. Biz Ona kısaca Bayan O. diyelim(ki ben hatırladıkça öyle derim).
Dünya üzerinde herhangi bir coğrafyada ve Milattan Sonra bilmemkaçıncı yüzyılın bilmem kaçıncı yılında sevgiliydik. Beni aldattığını öğrendim, daha fecii şekilde de karşılık verdim. Tabii akla şu soru gelebilir: "Madem onun bu yaptığının sonucunda orospu sıfatı isminin başına geliyor, biz sana ne diyelim be adam ?". Burada bloğun sahipliği avantajını kullanıyorum işte. Yapılabilecek kötü yorumları silme avantajı bende :)
Neyse efendim. Aslında konu Bayan O., onun yada benim yaptıklarım değil. Bildiğin aşıktım ben bu kıza. Ayrılırken ruhum içimden çekile çekile "Doğan Canku" dinliyordum.
Bugün yine dinledim, aklıma geldi. Ve yazayım dedim.
Sanırım Türkiye de müziğini keyifle dinleyebileceğim/dinlediğim sayılı adamdan biri.
O halde kabul buyurunuz:


12 Aralık 2012 Çarşamba

Bir İşeme Hadisesinin İtirafıdır

Fi üniversitesinin FiFi fakültesinin FiFiFi bölümünde okuyordum karadenizde.
Yurtta kaldığım zamanlardı.
Kampüs içerisinde kafeterya, banka vs'nin olduğu 2-3 katlı bir bina vardı.
Sanırım 3 ya da 4. sınıftayken önce "olum çamaşırhane açılmış" fısıltısından sonra binanın zemin katındaki boş bir dükkanın çamaşırhane olduğunu sevinçle farkettik.
Sevinçle diyorum "erkek olan understood". Yurt banyolarında elde çamaşır yıkamak hep nefret edilesi bir durumdur zira.
Camda "1 makina çamaşır 5.000.000" yazıyordu(Evet henüz liradan sıfır atılmamıştı).
Tüm kirli çamaşırları ve hatta kirli olmayanlarıda doldurdum çantaya. Toplasan 1 makina anca ederdi zaten(Makinalar sanayi tipi olunca bizde de bir yamyamlık vuku bulmuştu). 2-3 arkadaş topluca çamaşır yıkatma merasimindeymişçesine teslim ettik çamaşırlarımızı.
Velhasıl uzatmayalım.
Bir sonraki gün çamaşırları almaya gittik, çamaşırları teslim aldık.
Parasını (5.000.000) uzattığımda adam yüzüme bakıp ücretin 20.000.000 olduğunu söyledi. "Ulen hani bir makina çamaşır..." demeye kalmadan sıraladı: Efendim benim çamaşırlar çok çeşitmiş. Renkliler, beyazlar, hassaslar, kılsızlar, tüysüzler vs. O yüzden 4 makina çamaşır olmuş(muş). Tabi bu bahane bana değil diğer iki arkadaşa da sunularak itina ile yolunduk.
Ve fakat intikam çanları çalınıyordu...

Olay Yeri Raporu: Olaydan birkaç gün sonra çamaşırhanenin olduğu binanın yakınından akşam geçen 3 genç dükkanın olduğu kısımda kimsenin olmadığını farketti. Gece karanlığından da faydalanan gençler s*klerini sallaya sallaya dükkanın camına işemeye başladılar(Sıçmadığımıza dua etsin pezevenk). "Nihohaha" nidaları eşliğinde çekilen fermuar sesleri gecenin sessizliği bozdu. Etrafa bakınan 3 çift göz görgü tanığı olmadığına kanaat getirdikten sonra geldikleri gibi olay yerinden hızla uzaklaştılar.


Hatırladıkça gurur duyar ve gülerim... Oh be iyi ki işemişim !


11 Aralık 2012 Salı

Rüya

Enteresan bir rüyaydı.
Fuji dağını gören bir cadde de yürüyordum. Fuji tüm ihtişamıyla yeryüzünden yükselirken, ben sokakta çiçek açmış kiraz ağaçlarının etrafında yürüyordum.


Sağlı sollu minkaların(Geleneksel Japon Evleri) arasından hızlı adımlarla yürüyordum. Sanki takip ediliyormuş gibi soluk soluğaydım ve içimde bir an durup geriye dönüp bakma isteği vardı. Ama yapamıyordum



Evlerin arasından bana bakıp gülüşerek geyşaları hatırlıyorum sanki.
(Rüyanın bu kısmında bir özeleştiri yapmak isterim: Geyşa kısmı içsel abazalığın dışsal vurumu olabilir :)  )


Ama haklarını vermek lazım, özellikle ilk abla ziyadesiyle güzel, değil mi ?

Neyse efendim, hızlı hızlı ilerlerken ne olduğunu anlamadan bir anda takip edilen değil takip eden oldum. Hakikaten takip ediyordum, önde bir adam ve arkasında ben. Rüyanın en paranoyak kısmı da burasıydı: Takip ettiğim kişi yine bendim.

Ha bir de sokakta sürekli şu şarkı çalıyordu:



Arçıbıl: Abim gel şu şortla yatma huyundan vazgeç. Bak havalar soğudu. Kıçın açıkta kalmış bu gece. 


10 Aralık 2012 Pazartesi

Bu Hikaye Dünyanın Bir Yerinde Yaşandı...

Bu Hikaye Dünyanın Bir Yerinde Yaşandı...
Ve Belki de Yaşanmaya Halen Devam Ediyor.

Saçlarının kenarları beyazlaşmış, üstlerinde ise tek tük beyazlar olan kırkbeşli yaşlarındaydı, E.... Kaptan.
Nasıl tanıştığım, nerede tanıştığım ve niye tanıştığım sorularına tek cevap "Yolumuz bir yerde rastlaştı" olabilir.
Viski içmeyi seviyordu; kendi deyimiyle "fiski".
Alkolle arası iyi olmayan alkolikler vardır, içmesine gerek kalmadan sarhoş olanlar, tam da öyleydi.
İçtikçe dili çözüldü ve anlatmaya başladı.
Evliydi, üç çocuğu vardı.
Ve fakat; bir orospuya aşıktı.(Orospu tamamen kendi deyimiydi)
Kafa buluyor zannettim önce, "Hadi canım" diyesim geldi. Ama ikinci doubleden sonra göz yaşları içinde anlattıkları yok mu...
Dolaştığı limanların birinde tanımış. Para karşılığı sevişirken bir süre sonra bağımlı oldum diyordu.
O kadına, kadınsa Ona.
Kadına bu işi bırakmasını ve ayrı ev tutup para göndermeyi teklif ettiğinde ise tepki göstermiş kadın.
"Bizim kaderlerimiz ortak olamaz, sadece bazı gecelerimizi paylaşabiliriz" diye.
"Sevdiğin kadının her gece başkasının altında olduğunu bilmek, Ondan nefret etmek ama doymaksızın sevmek bu" diyordu.
Sarhoş oluncaya kadar içtik beraberce. O geceden hatırladığım sadece bu kadarıydı.
Şimdi nerededir bilmem ve bu hikaye yaşanmaya devam ediyor mudur ? Bilmiyorum...

Pruvan neta olsun E.... Kaptan.

6 Aralık 2012 Perşembe

Erken Boşalma Sorunsalı

Sabah sabah kahve içerken aklıma geldi:
Eğer erkek erken boşalıyorsa bu bir sorundur değil mi Arçıbıl ?
Peki ya adam erken boşalıp çabuk sertleşiyorsa ? :)

Bak bunu incelemek, irdelemek, kurcalamak, çomak sokmak vs lazım.
Amerikan porno endüstrisinin filmde kadınlara, gerçek hayatta biz erkeklere pompaladığı bir olay bu:
Kadınla saatlerce seviş, ama boşalma.

Penis hep hazır ve nazır(birde maliye nazırı diye bir şey vardı ama onun konumuzla alakası yok) olsun.
Yahu hani seks zevk alma eylemiydi. Kardeşim belki erken boşalan adam zirveye çıkmak için bir "shortcut" biliyor.


Erken boşalanları sevip koruyalım, fındık fıstık falan da atmayalım.


Yazarın Notu: Erken falan boşalmıyom, valla lan :)

5 Aralık 2012 Çarşamba

Karınca

Nefret ediyorum masamın üzerini mesken tutan karıncalardan.
Arkadaşım gidin toprağı kazın, yuvanıza ekmek taşıyın ve hatta birleşip kraliçe karıncaya tecavüz edin.
Ama masamın üzerinde amaçsızca sağa sola gezinmeyin !
Bozdurmayın yeminimi, teker teker incitirim belinizi...
Karıncalar, bu size açık açık manifestomdur.
Elleşmeyin bana kardeşim, meşgulüm.
Ya da;
Teker teker gelin ulen erkekseniz.



3 Aralık 2012 Pazartesi

29 Kasım 2012 Perşembe

Windows 8

Şimdiye kadar tüm versiyonlarını kaçak kullandığım güzide program.
Niye yaptın ki bunu bana ?
Ne yaptın, nasıl yaptın bilemiyorum.
Ama sanırım, galiba, kesin bu sefer orjinalini alacağım.
Ha tüm bunları Bill Gates hatırına yaptığımı zannediyorsanız yanılırsınız, okuyanlar ve Microsoft fanları.
İşte tüm bu yazıyı yazmama sebep olan şey:

28 Kasım 2012 Çarşamba

Jimi Abi

Seviyorum seni Jimi abi.
Hele ki o gitarı konuşturman yok mu?
Seninki de her ölüm gibi biraz erkendi.
Biraz mı?
Bayağı diyelim...

Arçıbıl.




27 Kasım 2012 Salı

Arçibıl'la Sohbetler Serisi - Vol II(Arçibıl Come Back)

Arçibıl:Oh amına koyyim sonunda döndüm be.
Hah bende nerede bu diyordum.
Arçibıl:Abim benim, nasılsın be, özledim seni.
Hadi len ! özlemişmiş. Sıkıntıdan patlayacaktım neredeyse.
Arçibıl:Ne oldu abim dök içini rahatla.
Olum birşey olduğu yok. Bildiğin gibi. Herşey eskisi gibi yani.
Arçibıl:Hmm anladım. Eee var mı nefes almada güçlük.
Yok beeee. Aklıma düştükçe yani, biliyorsun.
Arçibıl:Ha ha ha. Ben seni tanımam mı ya. Kendine itiraf edemiyorsun değil mi?
Sus ulen dallama. Döndüğünü belli etme hemen.
Arçibıl:Abi be elin hiç mi olmayacak artık ?
Belki bir gün, bir kahve içimi.
Arçibıl:Ben yorgunum ama ya. Sonra devam etsek...
Hah geldiğin gibi defol. Hüç beklemeden git sende.
Arçibıl: Yok be abim valla buralarda olucam artık.
Tamamdır kadim dostum. Seviyorum lan kerata seni.
Hatırlat şu müzik eşliğinde Martini içeceğiz seninle

Arçibıl:İçeriz canım abim, içeriz

20 Kasım 2012 Salı

Sen Var Mıydın Sahiden ?

Gittin...
Beynimi kandırmaya başlamıştım.
O yoktu, hiç olmamıştı zaten.
Tüm bunlardan sonra aniden belirip defolup yine gitmek, siktir olup gitmek hoşuna mı gitti ?
Ne oldu yani ?
Canımı mı acıttın ?
Aferin Sana...

30 Ekim 2012 Salı

Bu Şarkıların Hepsi Bana Seni Hatırlatacak

 
Bu ise sanki hep biraz daha fazla hatırlatacak Seni
 
4 Kasımda dinledim bu şarkıyı; sözleri Seni hatırlattı...
Sen olmasan da seni sevmek böyle birşey...

17 Ekim 2012 Çarşamba

Bunu Ben Yazmış Olmalıydım

Bu şiiri ben yazmış olmalıydım. Ne de güzel anlatmış Cemal Süreyya seni.
Hani gözlerimi kapatıp dinleyip bu şiiri ağlayasım var.
Evet tam şu an ağlayasım var...

" Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
                                                            İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
                                                            dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra

Sonrası iyilik güzellik. "

16 Ekim 2012 Salı

Nerden Başlasam, Neyi Anlatsam-1

Herşey Sivrisineğin vücuduma şırıngasını sokup kanımı emmeye başlamasıyla başladı. Ben uykumun en tatlı yerindeyken adi şıllık benimle kan kardeşi olmaya ciddi niyetli şekilde kanımı emmekle meşguldü. Yahu anlıyorum sende besleneceksin ama böyle ilk andan da yüklenmeye gerek yok di mi ama ?
Bu şıllık kanımı emerken bir diğer arkadaşı ise kulak zarıma tecavüz etmek istercesine çıkardığı sesle savlolar ve pikeler yapıyor, uçuş becerilerini baş hizamda artırmaya çalışıyordu.
ve gözlerim ağır ağır açıldı...
"Ulen sinekliğin kenarı açık kalmış" diye söylendim.
Tam kalkıp düzelteyim diyordum ki kolumdaki şıllıkla göz göze geldik. Gözlerini resmen kan bürümüştü. Davul gibi şişmiş vücuduna oranla kafası ufacıktı. Yalvaran gözlerle bakmaya başladı.
Acısız bir ölüm oldu...
Sağ elim havada bir kavis yapıp vücudunda patladı.
"Cork" sesiyle birlikte zaten bana ait olan kan elimle kolum arasına yayıldı.
"Vay amına koyyim, ne emmiş be" dedim.
Elimi ve kolumu temizlemek için lavaboya ilerlerken kendi kendime söyleniyordum: "Oda da bir sivrisinek daha var olum".

Niye Bilmiyorum...

Niye bilmiyorum ama bu dörtlüğü bir tuvalet yazısı olarak okuduğumdan beri seviyorum:

Yürü ey ehl-i kafir endamını sikeyim,
Bana kafa tutan ecdadını sikeyim,
Ben Ferhat mıyım ki bir kız için dağları deleyim,
Ferhatı da sikeyim, Şirini de sikeyim...

15 Ekim 2012 Pazartesi

Arçibıl'la Sohbetler Serisi

Arçibıl, Allahın belası... Olman gereken zamanda ol be burada.
Arçibıl: Abicim patlama işte, geldik.
Konuşamamaktan patladım, bak kaç gündür gezinirklen kendi kendime konuşuyorum, ortaya bir çık diye bekledim seni, ama yok.
Arçibıl: E bazende kendi kendine yetebil istiyorum.
Ulen denyo sen benim içsesim değil misin ?
Arçibıl: Evet ama bu denyo lafını kullanmasak...
Ya yedirtme canım sıkkın olum. Başıboş kaldık mı ikimiz başbaşa yine.
Arçibıl: Eski günlerdeki gibi mi abicim.
Hay abin tecavüz etsin sana. Oğlum herşey bitti diyorum hala şebeklik peşindesin.
Arçibıl: Deme abi, ne olursun deme.
Dedim be Arçıbıl, dedim amına koyiyim. Bitti.
Arçibıl: Şimdi öksüz kaldık desene...

12 Ekim 2012 Cuma

Deniz Kabuğu

ve Arçıbıl mikrofonda:

İki aptal ve bir deniz kabuğunun hikayesi bu...
Erkek olan kıza bir deniz kabuğu çıkarıyor dipten ve kız adama aşık. Deniz kabuğu seviniyor buna; bir aşkın tek taşı oldum diye...
Kız hayal ediyor kulağına deniz kabuğunu dayadığını ve erkeğin sesini duyduğunu. Ve erkek deniz kabuğunun içine "seni seviyorum" diye fısıldıyor; kızın kabuğu kulağına götüreceğini bilerek.
ve deniz kabuğu bir aşka tanıklık ettiği için mutlu...
İki aptal; umarsızca ama umutla severken deniz kabuğu bir köşede bekliyor.
Gün gelecek iki aşık ellerini aynı anda deniz kabuğuna sürecek.
Kısa bir hikayeydi bu.
İki aptalın ve bir deniz kabuğunun.
O aptal seni seviyor ve deniz kabuğu sapasağlam seni bekliyor...

10 Ekim 2012 Çarşamba

Bilirim...

Bilirim...
Şiir sevmezsin, mum ışığı ve ay ışığıda.
Otur sevdiğim yanıbaşıma. Başın olması gerektiği yere, göğsümün sol yanına yaslansın.
Ciğerlerim dolu dolu sen olsun ve aldığın nefes ben kokayım.
Sevmezsin şiirleri ve belki şairleri de. Ama otur kadınım; sana bugün biraz Nazım okuyayım:

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

9 Ekim 2012 Salı

Uysa da, uymasa da...

Bir kıç bu denli yakışır mı insana dedim, yakışırmış.

Selamlaşma faslı uzamadı seninle, sanki tanıyor gibiydim yıllardan beri. Yalnız değildim düşündüklerimde. Sonradan öğrenmiştim o zamanlar ikimizinde aptal birer paranoya içinde olduğunu; "Karşımdaki tanımadığım, fütursuzca içimi döktüğüm adam/kadın ya gerçekte hayatımda var olan kişiyse ? "
Saatlerin su gibi akmasının gerçek olduğunu öğrendim mesela. Bir gerçeklik daha vardı ki, yıllarca aradığım öteki yarımın etten kemikten var olduğuydu.
İşte sensizliği bu denli çekilmez kılanda bu belki, var olduğunu bilip sana uzanamamak.
Einstein'in izafiyet teorisini test ettim, doğruladım; yarım aklımla.
Saatler seninle saniyeymişçesine akıyordu işte
Belki zaman diye diretilen şey yalandı, insan ömrü bir kelebeğinki gibi bir gündü mesela.
Ve senli saatlerin bu enli hızlı akması da bunun en büyük ispatıydı.
...
İnsan dokunmadığı, hissetmediği bir bedene hükmeder miydi ? (Evet)
Peki ya kölesi olur muydu ? (Evet)
...
Arçıbıl: Abim, güzel abim. Durul artık biraz.
- Çok özlüyorum lan ben onu.
Arçıbıl: Ne yalan söyleyeyim bende.

2 Ağustos 2012 Perşembe

Küba Night

Hakanla birlikte iş çıkışı eve geliyoruz. Apartman girişinde apartmana yeni birilerinin eşyalarının taşındığını görüyoruz. “Üst kattaki boş daireye birileri gelmiş baksana” diyorum. Evimize giriyoruz.
4 kartlı bir apartmanın üçüncü katında yaşayan iki bekar arkadaşız. Apartman sakinleri tarafından özellikle eve kız attığımız için çok fazla sevilmiyoruz. Aynı şirkette çalışıyoruz. Akşam yemekten sonra biraz merakla yeni taşınılan eve gidiyoruz. Aslında buna çok istekli değiliz, sonuç itibarı ile orta yaşlı karı kocanın olduğu klasik bir ailenin taşındığından neredeyse eminiz. Kapıyı çalıyoruz ve balıketli esmer bir kız açıyor kapıyı. “Merhaba” diyoruz, “Biz alt kat komşularınız, hoş geldiniz”. Kız içeriye dönüp bağırıyor “Didem gelir misin ?”. Az sonra en az ilki kadar güzel bir afet daha çıkıyor. Her iki kızda şort ve askılı bodyleri ile gayet rahat giyimliler. Kızlarla tanışıyoruz, isimleri Didem ve Aynur. Üniversiteyi geçen yıl bitirmişler ve her ikisi de araştırma görevlisi olarak kalmışlar. “Ben Cem diyorum ve bu da arkadaşım Hakan”. Ayaküstü tanışma faslından sonra eve geri dönüyoruz. “Ben Aynur’a bittim, bu kızı sikmezsem bana rahat yok” diyor Hakan, bende Didem için aynı şeyleri kafamdan geçiriyorum.
Günler geçtikçe arkadaşlığımız ilerliyor. Marifetli kızlar yaptıkları yemeklerden bize gönderirken, bizde ara ara evde yaptığımız Küba ve Latin gecelerine onları davet ediyoruz. Bu gecelerde evde sadece Küba ve Latin müziği çalınıyor, tekila içiliyor. Evde kendi oluşturduğumuz bu sıcak ve samimi ortam kızların bize karşı daha da rahat olmasını sağlıyor. Aynur askerde bir erkek arkadaşı olmasına karşın çok rahat. Özellikle Hakanla dans ederken vücudunu ona yapıştırması Hakanı çileden çıkarmaya yetiyor. Didem ise biraz daha çekingen. Hafif çakırkeyf olduğumuz bir Latin gecemizde Aynur’un ondan “Kutsal Bakire” diye söz etmesi konuyu özetliyor aslında. Belki de bekaretini evliliğe saklıyor, ya da doğru erkeği bulma arayışında.
Haftasonu kızları Küba gecemize davet ediyoruz. Tuz ve tekila ve ince dilim limonlar hazır. Salon  mumlarla aydınlanırken Küba ezgileri salonu tamamlıyor. İlk shot’lar dolduruluyor, parmaktaki tuzlar yalanıp tekilalar fondipleniyor ve sonra limonla eziliyor. Derken ikinciler gidiyor peşi sıra. Bilgisayarda “Chan Chan” çalarken farklı bir şekilde tekila içmek istediğimi söylüyorum. Ama bunun için Didem’in yardımına ihtiyacım var, kabul ediyor. Halıya yatırarak bodysini sütyenine kadar sıyırıyorum. Dilimlenmiş ince limonu dudaklarının arasına sıkıştırıp göbek deliğinin üst kısmına hafifçe tuz bırakıyorum. Göbek deliğineyse biraz tekila. Dilimle tuzu yalarken irkildiğini hissediyorum, göbek deliğinden tekileyı hülediyor ve dudaklarımla dudaklarından limonu çekerken öpüyorum Onu. Aynur ve Hakan hayranlıkla bizi seyrediyorlar. Ve sonrasında evde “Bravo” sesleri yükseliyor. Tekilaları shotlamaya devam ediyoruz.
Yaklaşık 1 saat sonra Aynur ve Hakan, Hakan’ın odasına doğru yol almaya başlıyorlar. Müziğin sesini hafif kısıyorum ve Didemin yanına oturuyorum. İkimizin de kafası çakırkeyf. Az sonra Hakan’ın odasından önce gülüşme sesleri geliyor, sonra ufaktan inleyişler. Çok geçmeden Aynur’un böğürürcesine zevk çığlıklarını ve yatağın gıcırtısını duyuyoruz. “İkisi de fena azmış baksana” diyorum, Didem de kafasını sallayarak ve gülümseyerek onaylıyor beni. Birkaç dakika daha inlemeler geliyor ve kesiliyor. Sonra Hakan’ın odasının kapısının açılma sesi geliyor. Açık olan salon kapısından hol görünüyor ve holde Aynur beliriyor. Tamamen çıplak ve eliyle amını sanki tıpa yapmış gibi kapatarak tuvalete gidiyor. Prezervatif kullanmaktan nefret ettiğimizden Hakan’ın Aynur’un amının içine boşaldığı kolayca anlaşılıyor. Aynur temizlenip tekrar odaya geçerken gözüm memelerine takılıyor, büyük ama dik ve şekilli memeleri var. Kafamı Didem’e çevirdiğim anda bana “Aynur’un memeleri çok hoşuna gitti galiba” diyor. “Seninkileri tercih ederim” dediğim anda dudaklarımız birleşiyor.
Dillerimiz birbirlerini yılan gibi sarıyor ve dans etmeye başlıyor. Ellerim belinde birleşiyor ve daha da kendime çekiyorum. Vücudunun tüm hatlarını hissediyorum şimdi. Dudaklarını biraz daha emip boynunu yalamaya başlıyorum, ufak ufak inliyor. Boynunu yalayarak kulak memesine geliyor ve dudaklarımın arasına alıp emmeye başlıyorum. Ara ara nazikçe ısırıyorum ve her ısırığım yüksek tonlu bir inlemeyle karşılık buluyor. Sağ elimi memelerinin üzerine getirip okşamaya başlıyorum. “Hadi şu fazlalıklarını atalım” diyorum ve dudaklarını ısırarak “Peki” diyor. Önce body çıkıyor, elimi arkasına uzatıp tek hamlede sütyenin kopçasını çözüyorum, sütyen önüne düşüyor ve memeleri açığa çıkıyor. Aynur’un memelerinden biraz daha küçük ama daha dik ve şekilli memeleri var. Uçları tam sevdiğim gibi. Siyaha yakın renkli ve büyük meme uçlarını sevmiyorum. Dideminkiler ise kahverengimsi ve küçük. Meme uçları şişmiş durumda ve dudaklarımı hemen sağ meme ucuna dayıyorum. Dudaklarımın arasına hapsedip emerken dilim içeride meme ucunun etrafında dönerek onu daha fazla uyarıyor. Diğer meme ucuna geçip aynı şeyleri ona da yapıyorum ve yalayarak göbek deliğine geliyorum. Göbek deliğinin etrafını ve içini dilimle keşfediyorum. Didem kanepeye uzanıp bu keşfimi daha rahat yapmamı sağlıyor.
Şortunu ve külotunu birlikte çıkarmak istediğimde “Külot kalsın lütfen, bakireyim unutma” diyor. Şortunu çıkarıyorum. Açık mavi renkli g-stringi amını ancak kapatırken, göt deliğinin etrafı rahatlıkla görülüyor. Külotun üzerindeki ıslaklık aldığı zevki gösteriyor ve bacaklarının arası amına ait o mükemmel koku ile kaplı. Külotunu hafif aşağı çekip klitorisini dilimin ucuyla yalıyorum ve aynı anda meme uçlarını parmaklarımla sıkıyorum. Titremeye başlıyor ve ilk orgazmına çok çabuk ulaşıyor.

Kendine geldiği anda kalkıp beni tamamen soyuyor. Önümde diz çöküp sikimin başını dudaklarının arasına alarak emmeye başlıyor. Ara sıra dişleri sikime değip acıtsa da müthiş zevk alıyorum. Sikimin ilk yalanması değil ama bu ölçüde acemice yalanması aşırı zevk veriyor bana. Ara sıra sikimin başının alt kısmını diliyle uyarıyor. İlk defa oral sex yapmadığı belli ama kesinlikle kompedan değil. Yumurtalarımı ara ara okşuyor. Sikim iyice sertleştiğinde bırakıyor beni. Boşalmadığım için sikim kemik gibi ve kasıklarım yanıyor. Ben de ayağa kalkıyorum ve kendime çekerek öpüşmeye başlıyorum. Öpüşürken salon kapısından çıkıp hole geçiyoruz. Hol salonda yanan mumlardan dolayı loş bir aydınlık içinde. Didem’in ellerini bileklerinden tutup başının üzerinde birleştirerek duvara dayıyorum. Sikimi bacaklarının arasına sokarak sürtünmeye başlıyorum ve dillerimiz tekrar buluşuyor. Amı iyice sulu olmasına rağmen külotu rahatsızlık veriyor ve bunu söylüyorum. Külotunu çıkarmama izin veriyor ama çok dikkatli olmam konusunda uyarısını yineliyor. Külotu bir çırpıda ayak uçlarına düşüyor ve öpüşmemiz devam ediyor. Yaklaşık bir dakika sonra tutup duvara karşı döndürüyorum ve sırtını yalamaya başlıyorum. Sırtından aşağı iniyorum, elleriyle kalçalarını ayırtıp amını ve göt deliğini dilimle uyarıyorum. Dilim göt deliğine değdiği anda irkiliyor ama sonra hemen alışıyor buna.
Ayağa kalkıp sikimi yine amının dudaklarının arasına gelecek şekilde koyup sürtünmeye başlıyorum. “Lüfen dikkat et” diyor zevkten inlerken. Bir ara geriye doğru iyice çekilip ileri ittirirken sikimin başı amının deliğine geliyor. Göbeğinden ve omuzbaşından tutup ileri ittiriyorum bir anda. Sıcacık ve dar bir delik, aynı zamanda kaygan. Sikimi sarıyor her tarafıyla. Sikim sanki ufacık bir engele takılıyor ama yıkıp geçiyor anında. Didemin çığlığı dolduruyor holü o anda. “Sana dikkat et demiştim” deyip ağzına götürdüğü elini ısırıyor bir yandan. Sikimi hafif çekiyorum dışarı doğru. Bekaret kanı sikime ve amının etrafıyla bacak arasına bulaşmış.
Yavaş ve ritmik hareketlerle gidip gelmeye başlıyorum. Bir yandan inlerken bir yandan da ”Odana geçelim, şimdi yakalanacağız” diyor. Çok geçmeden Hakan’ın kapısı açılıyor ve Aynur görünüyor kapıda. Önce bir hayret çığlığı atıp yanımıza geliyor hemen. Eğilip Didem’in amına bakıyor ve bağırıyor “Hakan koş, orospu bekaretini vermiş”. Hakan kapıda belirip gülümseyerek konuşuyor “E kızım ben sana demiştim, bu gece Cem’den kurtuluşu yok Onun diye” İkisi de yanı başımıza gelip bizi seyrederken hızlanıyorum. Aynur bir anda elini Didem’in klitorisine atıyor ve sanki bu hareketi beklermiş gibi Didem ohlaya ohlaya boşalmaya başlıyor. Bende bu ıslak ve taze ama dayanamayıp Didem’in içine boşalmaya başlıyorum. Sikimi geri çektiğimde ise kan ve sperm karışımı bacaklarından akıyor Didem’in.
Banyoda temizlenip salona geçiyoruz. Hakan ve Aynur birer tekila daha yuvarlıyorlar bize bakarak. Çift olarak karşılıklı kanepelere oturuyoruz, hepimiz çıplağız. Didem bacak arasını gizlemeye çalışırken Aynur onunla dalga geçercesine konuşuyor “Kızım artık rahatlıkla açıp gösterebilirsin, kurtuldun bekaretinden”. Karşılıklı gülümseyip birer tekilada biz shotluyoruz. Aynur Hakan’ın önünde domalarak Hakan’ın sikini yalamaya başlıyor. Aynı anda bir eliyle kalçalarını ayırarak deliklerini de bize gösteriyor. Amından beyaz sular süzülüyor, göt deliğinin ise hafif aralık olduğu, daha önce götten sikiştiği belli. Hakan’ın sikini gırtlağının en derinlerine kadar sokup çıkarıyor. Sonra bir anda bana dönüyor ve sikimi ağzına alıyor. Beni vakumlarken Hakan Aynur’un arkasına geçiyor ve amına hızlıca girerek sikmeye başlıyor. Hakan Aynur’u sertçe siktikçe Aynur beni daha istekli emiyor. Didem ise elini amının üzerine koyarak kendini okşamaya başlamış bile.
Hakan Aynur’un içinden çıkıp kanepeye oturuyor, Aynur da gidip Hakan’ın kucağına oturarak zıplamaya başlıyor. Zıplarken elleriyle kalçalarını ayırıp deliklerini ve nasıl sikildiğini bize daha net seyrettiriyor. Amının içine yarak her girip çıktığında göt deliği de uyumlu bir şekilde açılıp kapanıyor. Az sonra Aynur’un sesi duyuluyor “Cem hadi, götüm seni istiyor”. Ayağa kalkıp arkadan yaklaşıyorum ve hala ıslak olan yarağımı Aynur’un göt deliğine dayıyorum. Biraz ittiriyorum ve daha önceden yarakla tanışık olan delik sikimin başını almakta zorlanmıyor. Ben bastırdıkça Aynur’un çığlıkları odayı sarıyor. Aramızda tost olan Aynur iki deliği de dolu şekilde ve gözleri kapalıyken bir yandan da bağırıyor “Sikin beni erkeklerim, dağıtın deliklerimi”. Hakanla belirli bir ritim tutturup sikmeye devam ediyorken Aynur titriyor ve boşalmaya başlıyor.
Kendine geldiğinde kafasını arkasına çevirip “Hadi git orospunu bir daha sik” diyor. Götünden çıkıp sikimi temizliyorum. Bizi izleyen Didem bacaklarını açmış ve klitorisine sertçe bastırarak kendini zevke getirmiş durumda. Yanına gidip oturuyorum. Ayağa kalkıyor ve yavaşça sikimin üzerine oturup kendini bırakıyor. Zaten ıslak olan delik yarısına kadar sikimi alıyor ve Didem hızla oturup kalkmaya başlıyor. Bir yandan da meme uçlarını ağzıma alıp emiyorum. Hakan ve Aynurda yanımıza geliyor ve aynı pozisyonda sikişmeye devam ediyor. Aynur dudaklarını uzatıp Didem’in dudaklarını kaparken Hakan da doğrulup Didem’in boşta kalan memesini emmeye başlıyor. İki kadın iki sert yarağın üzerine olanca hızlarıyla ve sertçe otururken odanın içi zevk, am ve tekila kokuyor.
Önce Hakan titriyor ve gelirken Aynur’un kalçalarına tokat atıyor. Aynur ise Hakan’a eşlik edercesine çığlık çığlığa boşalmaya başlıyor.  Didem kucağımda daha da sert ve hızlı zıplamaya başlıyor. Aynur kalkarak Didemin arkasına geçiyor ve taşaklarımı yalamaya ve ağzına alıp emmeye başlıyor. Bir ara Didem’i tutuyor, yarağımı amından çıkarıp uzun uzun emiyor. Daha sonra Didemin de amını yalayıp sikimi elleriyle tekrar arkadaşının amına yerleştiriyor. Didem kucağımda zıplamaya kaldığı yerden devam ediyor ve çok geçmeden “Boşalıcam, boşalıcam” diye bağırarak geliyor. Fazla dayanamıyorum, alttan sertçe birkaç kez daha amına girip son hamlede köküne kadar giriyorum ve içine boşalmaya başlıyorum. Boşalmam bittiği anda Aynur’un eli sikimi amdan çıkarıyor ve ağzına alıp bulaşmış döllerle sikimin içindeki dölleri emiyor, müthiş bir duygu.
Gece neredeyse sabaha kavuşmak üzere, Küba gecemiz sonlanıyor…