26 Ağustos 2013 Pazartesi

Hoşgeldin

Beyaz tenli bir kadın vücudunda vukuu buldu ruhun ve Kays'ın Leyla'ya  sevdası bu ruhu, bu teni anlatmaya eksik kaldı.
Ey sen !
Ey Tanrının ete ve kemiğe büründürdüğü kutsal ruh.
Ey kadın tenine aşık olmaya sebep.
Ey kokusuyla, gülen gözleriyle, gülümsemesiyle tarih kadar, Babil'in Asma Bahçeleri kadar mistik.
Tüm bu cümleler sana. Kimsin, nesin biliyorsun.
Karşında elleri kelepçeli bir fani. Sen Onun efendisi, sen Onun kölesi...






25 Ağustos 2013 Pazar

Yeteneklerim Var Benim

Yeteneklerim var benim;


  • Kollarımı iki yana açarak işerken, üstüme işememeyi başarabiliyorum.
  • Kendimle konuşarak günlerce yaşayabiliyorum(uz).
  • Çorbayı karıştırırken diğer elimde raketle pinpon topu sektirebiliyor, bu esnada tek ayağımı havaya kaldırıp dilimi burnuma değdirmeye çalışıyorum(Yok yok dilim o denli uzun değil, henüz değdirmeyi başaramadım).
  • Tavla oynarken bir anda gözlerimi kapatıp yoğunlaşırsam çift atabiliyorum.
  • Uykudan ani uyandırılıp konuşturulursam limitsiz saçmalayabiliyorum.
  • Sırılsıklam aşık olabiliyorum.
  • Kağıttan kurbağa, uçak, gemi vs yapabiliyorum.
  • Kelebek gibi uçup, arı gibi sokup, dönme dolaptan sonra kusabiliyorum.
  • Berbat resim çiziyorum.

Not: Dikkat ettim de yazmış ve taslak olarak bırakmışım.
Aklıma gelirse/geldikçe güncelleyeyim.


23 Ağustos 2013 Cuma

Bu Yazının Bir Başlığı Yok

90 ların başı...
birgün bir kadın çıkar ortaya
sanki o an gökyüzünden indirilmiştir 
öncesini bilen yoktur 
o güne kadar nerede saklanmıştır bilinmez...
kah mor, kah kızıla boyattığı kısacık saçlarıdır pek çok kişinin aklında kalan.
ama sesi...
şimdi mikrofonda Umay Umay


bir kadın
önce coca colanın reklam jingle'ında belirir sesi.
kimse bilmez bu afet-i devranı 
ve bir anda bir şarkı tutturur dilinde
onu kim kendine hapsetmiştir bilinmez.
ama o bizi kendine hapsetmeyi başarır.
ve birgün ansızın, geldiği gibi gider;
kimbilir belkide hapsolduğu bedenin ardından
...
Kadın adamın avuç içini, adam kadının avuç içini öper karşılıklı, ki bu yüzden bir kadının avuç içlerini öpmek hep aşkın en masum yanlarından gelmiştir bana.


hep garip gelmiştir bana O.
sanki düz bir yolda şarkısını dudak ucuyla fısıldayarak yürüyüp gitmiştir aramızdan.
sanki şarkılarını duysak utanacak, yüzü kızaracaktır.
tok sesi büyülemiştir hep beni
ah; yolun açık ola...


bir gün çalındı tınısı kulağıma,
kimdi, neydi bilmiyordum.
defalarca dinledim ve bir gün ansızın çıktı karşıma 
bir tenden bu sesin çıkması mıydı beni kendine hayran bırakan bilmiyorum.
ama şarkısı şarap gibi yıllandıkça güzelleşti
kabul buyurunuz efendim


Sima;
bir şarkı söyledin
belki ilk aşık olmaya başladığım yıllardı
aşk; üç harf ve birkaç adem kızı
canımı yakıyordu söylediğin şarkı.
belki sen masumdun ama her bir aşk izini bırakıp geçiyordu işte
ve geriye sadece senden şu sözler kalıyordu... 



bu tene, bu ruha güzel kadınlarda geldi...
ama hiçbiri çok kalmadan gittiler
hiçbir gidene "kal" diyememek belki beceriksizlikti
"unuttum" demek kendime söylediğim en büyük yalandı 
arkalarından söylediğim tek bir şarkı,
tıpkı O'na söylediğim gibi 



yayınımız burada sona eriyor sayın dinleyici
belki bir daha hiç başlamayacak, bilmiyorum
hoşçakalın... 



16 Ağustos 2013 Cuma

Freddy Krueger

Hani herkesin bir kahramanı vardır ya...
Kiminin babası, abisi, sevgilisi, bazıları için He-man, voltran ya da pikaçu. Benim için Freddy abi öyleydi işte. Kahramanımdı. Herkes onu uykuların kötü adamı olarak bilirdi ama durum bence hiç ama hiç öyle değildi.


Şu güzelliğe, şu yüzdeki pür-ul paklığa bakınız.

Bilenler bilir, bilmeyenler için kısaca hatırlatayım:

"Freddy abi 20 kadar çocuğu öldürür. Mahkeme delil yetersizliğinden abimizi serbest bırakır. Bu karara öfkelenen güruh abimizi kendine ait kazan dairesinde yakarlar. Freddy abi ise tekrar canlanır ve "öyle g*te böyle ..." felsefesi ile kesim biçim işlerine tekrar başlar."

Tüm bunlar onun kötü addedilmesini geçerli kılar mı peki ? Tabii ki hayır. Bakınız şimdi:


  • Aksi delillerce ispat  edilene kadar her insan suçsuzdur, ki mahkeme abimizin beraatine karar vermiştir.
  • Velev ki(RTE, RTE duy sesimi) bu çocukları öldürdüğünü varsayalım. Belki bu çocuklar ileride vatana millete hayırsız evlat olacaklardı. Belki içlerinden tecavüzcü, sapık ya da milletvekili çıkacaktı. Görün işte Freddy abinin ne yüce bir şahsiyet, ne ileri görüşlü bir insan olduğunu.
  • Hadi her konuda diğer insanlar haklıydı da Freddy abi suçluydu. E onu canlı canlı yakmak insanlığa sığar mıydı. Onu yüklediğiniz suçun aynısını yapmak sizi de birer "cani" yapmaz mıydı ? Of be, çok duygulandım lan.
Freddy abi tam bir doğaseverdir mesela. Elinde çelik bıçakları vardır, öyle plastikle falan işi olmaz. Hijyeniktir, bıçaklarını duvarda ateşler çıkartarak biler.




Hani filmin serisini bizim yönetmenler çekecek olsa kurbanlarını İslami usüllere göre kesecek kadar da bizden biridir. (Neyse ki Hollywood işin bokunu burada çıkarmamıştır. Tebrik koyarız kendilerine)

O her sahnede göründüğünde alkışlar ve ıslıklar eşliğinde tezahüratlarıma başlarım. Freddy abi candır, bizdendir. Rüyaların çirkin çocuğu, haylaz cinidir. Bir nesli altına sıçtırmış, uykuya dalarken "ulen acaba mı" sorularına gark etmiştir. Hani sevmesenizde korkudan dolayı saygı duyarsınız. Ama korkmayın onun sizinle bir alıp veremediği yoktur. Nancy isimli kaltağa takmıştır kafayı.
ve dünyada Nancy'ler oldukça abimizde hep rüyalarımızın kıyısında gezecektir.

Seviyorum üstadım, kahramanım.
Saygılar, hürmetler.



15 Ağustos 2013 Perşembe

Bitti

(Neden yaptım bilmiyorum, bu cümleyi kurduğumda bile yalan söylüyorum)

Bitti...
(Birgün daha)
Ne olduğunu bilmediğim...
Niyesini, nedenlerini
Hani o sevdiğim müziği dinlerken bakıyorum gözlerine.
Ağlasam biraz, hıçkıra hıçkıra, bağıra çağıra.
Seni seviyorum desem ara ara.
Eimi ayağıma dolaştıran hatun;
Yüzünü benden çevirme, emi ?
Bu gece tutuldum biraz, biraz kötü oldum.
Soru sorma, biliyorsun.
Ama daha iyi olacağım, emin ol. Sadece bildiklerimi gördü gözüm.
Biraz kalbim acıyor şu an, sevdadandır diyorum, Se'ndendir diyorum.
Gözlerinden,
Dudaklarından öpüyorum.
Canımın yarısı, canımın içi, can yarim.
Sevdiğim, sevgilim.
Kadınım, kısrağım, karım.
Aşığım sana.
...
İçmeden sarhoş dedikleri tam da böyle olsa gerek.
Kafam güzel, birazda gözlerim uykulu.
Sana bir tam gün hasret kalacağım, nasıl geçer ki bu azap ?
Affet beni Tanrım, suretini bir bedene yakıştırdığım için...



10 Ağustos 2013 Cumartesi

Se'n Tam Bir Yaşındasın...

"İçsesini çok beğendim"

O gün doğanlar bugün 1 yaşındalar.
Hiç gitmedin benden, nefret ettiğimde, unutmak için kendime yeminler ettiğimde bile.
Şimdi hayatıma girişinin ilk yılı ya Se'nin;
Nice yıllara...

4 Ağustos 2013 Pazar

Arçibıl'la Sohbetler Serisi - Vol VI

Gel otur yanıbaşıma dostum, bu gece sadece ben konuşacağım.
Hani o hayatımda hatırladığım ilk fotoğraf karesi var ya, hani o İstanbuldaki badem ağacı...Sanki o resimle başlıyor tüm hayat. Başladıkça büyüyorum, büyüdükçe kirleniyorum, kirlendikçe boğuluyorum.
Ölüm birden değil, ağır ağır geliyor Arçibıl.
İçimden atmaya çalıştığım, içimden atamadığım "keşke"lerimle sarılıyor dört bir yanım; dört bir yanım kocaman bataklık. Adım atmaya korkuyorum. Biliyorum ki attığım ilk adımda boğulacağım. Ve yine biliyorum ki durduğum yerden ölümü seyretmek beni daha da öldürüyor.
Bu gecenin kaçıncı sigarası bu, bilmiyorum. Sanırım gırtlağımı "sikmek" derin bir haz veriyor şimdilerde.
Ağız dolusu ağlamak istiyorum, ağız dolusu kusmak, ağız dolusu "siktir"ler çekmek.
Kim olduğumu, ne olduğumu hatırlamaya çalışıyorum bazen. Filmi geri alıyorum ve başlangıç o badem ağacı. Sonunu görmeyi beceremediğim kabuslar her seferinde.

"Sigaranın dumanı gene büklüm büklüm kıvrıldı aziz dostum"

Kaçıp gidesim var artık bu hayattan, bu hayat birkaç ademoğlu ve bir badem ağacı. Kendime yukarlardan bakasım var, kendime gülesim, kendime küfredesim ve en çokta ağlayasım. Dünyaya bakıyorum gökten; başım dönüyor. Dünyanın içinde duruyorum, olduğum yerde kalıyorum, gözlerimi kapatıyorum; başım dönüyor.
"Gitme oğlum, kal olduğun yerde" diyorum kendime, kendim dediğim birkaç milyar hücre ve aciz bir ruh.
Ölüyorum lan, "çek çıkar" beni diyesim varken sana biliyorum ki seni de yavaş yavaş öldürüyorum her kelimemle.

"Affet beni aziz dostum"

Etrafımda ölü bedenlerin özgür ruhları dolaşıyor, "Hadi" diyorlar, "Hadi ait olduğun yer burası". Ellerimi uzattığımda tek hissettiğim mutlak soğuk ve bu histen nefret ediyorum.
Yalvarıyorum lan sana, çek çıkar beni. Artık ayakta duracak gücüm kalmadı.

"Ölüm bizi ayırana dek aziz dostum, benimle kal. Korkuyorum."