Fransa'da o koduğumun köyüne hakim tepede, çimlerin üzerine oturmuş sigara içiyorduk.
O zamanlar henüz sigara paketlerinin hepsi kararmamış ve tekdüze değildi.
Sanki yağmur sonrası açan bir güneş vardı ve bacalardan duman tüttüğüne göre soğuk bir hava. Öyle ya henüz doğal gaz gelmemişti köye.
Devrimin sonlarına doğru, askerden kaçmış, ormanda ot yiyip masturbasyon yapıyorduk.
Basılı seks mecmuaları henüz icat edilmediğinden köylü kızların kıçlarını hayal ediyorduk...Kimbilir, belki de hayal gücümüzün genişliği bu yüzdendir.
...
Sonrasını bilmiyorum...
Ben geldiğimde o gitmişti.
Büyük, havuzu olan bir bahçede gördüm onu. Yüzündeki kirler silinmiş, ruhundaki avamlık örtülmeye çalışılmıştı. Kaçarı yok, soylu olacaktı.
İşte O bu kadarını bildi hep.
Sonrası. ..
Bir gece elinden tuttum ve ormana doğru kaçtık. Peşimizde köpekler ve soylular.
Ormandaydık sonra, ne kadar kaldık, ne kadar yaşadık bilmiyorum. Bildiğim köylü kızların kıçlarını hayal etmeleri bırakmıştım.
Sonra öldüm, öldük.
İkinci hayatımızda böyle sonlandı.
...
Kimsenin okumadığı bir yerde yazmanın en güzel yanı ne biliyor musun Arçibıl ?
Kendinin kendine kalması.
Dağılabiliriz şimdi !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bir göz atayım hele neler neler yazmışsın