25 Temmuz 2015 Cumartesi

Arçibıl'la Sohbetler Serisi - Vol X

Arçibıl: Abim !
Laaaaan.
Arçibıl: Ben geldim abi, döndüm. Bir ben vardı sende ve bir sen bende. Uzun uzun aradım bizi biz yapanı, buldum. Hamdım, piştim, kül oldum.
Özledim olum seni, eksik parçam; gel sarılayım sana, titresin içim. Fışkırsın tene sığmaz ruhum.
Arçibıl: Arafta kalalım abim, olmamız gerektiği yerde.
Peki. Araf denilen o kuş uçmaz çölde, sonsuza kadar hemde.

3 Temmuz 2015 Cuma

Güle Güle

*Aşağıda anılacaklar dün ile on yıl öncesi arasında bir zaman diliminde yaşanmış olabilir. Yaşanmamışta olabilir. Hafızamı zorluyorum, hatırlayabildiklerim sadece yazılacaklardan ibaret.

"Gidiyorum" dedi.
Hayatımda gideceğini söyleyen kimseye "Kal" demedim, diyemedim. Belki benim lanetimde buydu, bilmiyorum.
"Biraz oturalım" dedim, bir mum yaktı, karşıma oturdu.
"Sadece bir mumluk vaktimiz kaldı" dedi.
Keşke keşkesiz bir hayat mümkün olabilseydi, olmadı.
Anlatacağım milyonlarca şey olmasına rağmen, dilinden anlamsız birkaç kelimenin dökülmesi ne kötü.
Farklı zamanlarda, farklı hayatlarda rast gelebilirdi rotalarımız, maalesef.
Şimdi yeni bir hayata, üstelik canına can katmışken yelken açman bilsen benim için ne tuhaf.
Giden mi zor, geride kalıp el sallayan olmak mı ? 
Kafamdan anlamsız cümleler katarı geçti durdu. hiçbiri dilime dökülemedi. - Bilirsin afili cümleler kuramam ben -
Mumun alevi cılızladı, vakit yaklaştı.
Vakit ayrılık, vaki veda vakti.
Alev son bir kez daha titredi,
Güle güle dedim, mum söndü, O gitti.