28 Mayıs 2014 Çarşamba

Pardon !

Pardon !
Sizinle daha önce tanışmış mıydık ?
Öpmüş müydüm dudaklarınızı umarsızca. Kokunuzu -nefesim kesilene dek- içime çekmiş miydim ?
Gözlerinize bir göz mesafesinde yıllar yılı dalmış, ama aklıma ne renk olduklarını bir türlü getirememiş miydim ?
Pardon !
Sizinle daha önce hiç sarhoş olmuş muyduk ?
"Koo götüne" demiş miydik dünyanın ?
Şaraptan "zil" olup kahkahalar atmana, bakışlarındaki şehlalığa sayfalar dolusu kelime kurban edeceğimi söyleyip her seferinde unutmuş muydum ?
Pardon !
Sizinle daha önce hiç sevişmiş miydik ?
Sularımız karışmış mıydı ?
Hayatı unutmuş muyduk tek vücutken ?
Tenin titremiş, karnın kasılmış ve Ab-ı Hayatını bulaştırmış mıydın dudaklarıma ?
Pardon !
Yüzünüze dokunmuş muydum parmak uçlarımla ?
Gözlerin, çenen, burnun ve elmacık kemiklerin...
Aklıma kazınmış mıydı hepsi ?
Pardon !
Sizi hiç sevmiş miydim ?
Acizane, naçizane Ben gibi...

Pardon !
Sanırım sizi birisine benzettim.


22 Mayıs 2014 Perşembe

Hediye

Hediyesidir sahibesinin.
Bekler durur bir gün ellerinin terine bulaşma sevdası ile.
Ve kutlar uzaktakinin bilmem kaçıncı yaşını.
Küçük deniz kabuğu...


6 Mayıs 2014 Salı

Paradoks

Beynimi tutuşturan yangınlar ve içinden çıkılmayan paradokslar var sanki.
Kendimi ilk yalnız kaldığım halde buluyorum bazen.
Bazen ilk ağladığım.
Bazen Arçibılla ilk karşılaştığım.
Bazen kavga ettiğim, adamakıllı dayak yediğim...
En çok kıraç, tozlu ve sıcak bir coğrafya da.
Beynim yanıyor, tutuşuyor.
...
ve sonra dönüyorum yine kendime, olduğum an'a; geceye.
Göz kapaklarım uykunun emrinde ve bedenim ruhumdan bağımsız.
...
Mide bulantıları ve kusamamaklar arasında, üstüm başım olanca kir içinde.
Dönüp dolaşıp yine "kendime" geliyorum.
Paradoks;
Nefret ediyorum,
Seviyorum...