Neler, neler, neler oldu bir bilsen...
Keşke azıcık olsa görebilsem, konuşabilseydim seninle.
Sonsuz bir hiçliğe, sensizliğin ortasına düştüm. Keşke demeden ne çok pişmanlık cümlesi kurdum.
Seni karanlığa mahkum etmek aptallıktı, yeni yeni anlıyorum.
Yine çıkıp gelsen, zevzeklik yapsan keşke. Ölüyorum lan, anla ölüyorum.
Hani bir ağlasam, hani bir dertlensem, hani bir yas tutsam; bir çağın başlangıcından kapanışına kadar.
Neredesin be, çık artık !
Arçibıl: Abi.
Of be oğlum, ne özledim seni. Seni gömdüğüm karanlığı unuttum. Toprağı ellerimle kazdım, ellerim kanadı, toprak kanadı. Ama sen nasıl ?
Arçibıl: İlk başladığımız yerdeyiz abi. Dinlen. Yaralarımız iyileşsin.