6 Eylül 2024 Cuma

Karalamalar - 5

 Hatırlıyor musun ?

Gök kubbenin altında, göğün yedinci katındaydık o zamanlar.

İki çıplak ten, iki aptal aşık...

Tanrı buyruğuna karşı geliyorduk da, cezamıza peşinen razı oluyorduk. Başın göğsümde, ayakların benimkilerin üzerinde bekleşiyorduk... 

"Karanlık" dedim sana, "karanlık çökecek, hissediyorum".

Hani anlatamadığım, anlamlandıramadığın karanlık.

Çöktü !

Unutmaya çalıştığım bataklıklardayım şimdi, karanlık uzadıkça uzuyor...

Belki sonsuza değin !

17 Ağustos 2024 Cumartesi

Götümden Anılar 1

 "Eeeeehhh sikerim böyle sesi" ile başlayan bir girişti bizimkisi...

Sonrası uzun uzadıya arama. İlk karşılaşma, ilk bakış ve ilk karar verme.

Hayatın anlamı neydi diye sormalıydık belki, belki de buna geç kalmıştık.

Denizin ortasında bir yerlerde, üstelik gecenin bir körü beynimi sikmesen her şey farklı olabilirdi.

Yorgundum,

Depresiftim,

ve hayataydı kızgınlığım, kişisel algılama.

Çok düşündüm...

O kadar git gel yaşadım, vazgeçmeye yakındım hatta.

Ama o son melodin yok mu !

Şimdi sen bir balığın midesine gideceksin. O balık seni sindirip sıçacak. Belki besin zincirinde element olarak başlayacaksın hayata.

Cırcır böceği, böyle olmamalıydı... 

25 Temmuz 2024 Perşembe

Karalamalar - 4

Sene 1798, hatırlar mısın bilmem Arçibıl.. 
Fransa'da o koduğumun köyüne hakim tepede, çimlerin üzerine oturmuş sigara içiyorduk. O zamanlar henüz sigara paketlerinin hepsi kararmamış ve tekdüze değildi. 
Sanki yağmur sonrası açan bir güneş vardı ve bacalardan duman tüttüğüne göre soğuk bir hava. Öyle ya henüz doğal gaz gelmemişti köye.
 Devrimin sonlarına doğru, askerden kaçmış, ormanda ot yiyip masturbasyon yapıyorduk. Basılı seks mecmuaları henüz icat edilmediğinden köylü kızların kıçlarını hayal ediyorduk...Kimbilir, belki de hayal gücümüzün genişliği bu yüzdendir. 
... 
Sonrasını bilmiyorum... Ben geldiğimde o gitmişti. Büyük, havuzu olan bir bahçede gördüm onu. Yüzündeki kirler silinmiş, ruhundaki avamlık örtülmeye çalışılmıştı. Kaçarı yok, soylu olacaktı. İşte O bu kadarını bildi hep. 
Sonrası. ..
Bir gece elinden tuttum ve ormana doğru kaçtık. Peşimizde köpekler ve soylular. Ormandaydık sonra, ne kadar kaldık, ne kadar yaşadık bilmiyorum. Bildiğim köylü kızların kıçlarını hayal etmeleri bırakmıştım. Sonra öldüm, öldük. 
İkinci hayatımızda böyle sonlandı. 
... 
Kimsenin okumadığı bir yerde yazmanın en güzel yanı ne biliyor musun Arçibıl ? Kendinin kendine kalması. 
Dağılabiliriz şimdi !

9 Temmuz 2024 Salı

Karalamalar - 3

+ Nabız alabiliyor musunuz ?

- Nabzı zayıf hastanın.

+ Soluk alışverişi ?

- Belli belirsiz, belki oksijen takviyesi....

+ Öneriniz nedir ?

- Hortumu götüne sokalım.

+ Doktor olduğunuza emin misiniz ?

- Yoo, buradan geçerken gördüm, meraktan geldim. Ya siz ? Hastanın yakını mısınız ?

+ Hasta mı var ?

- Kafandaki huni, değil mi ?

...

Arçibıl: Deliriyoruz, farkındasın değil mi abicim ?

Nefes aldıkça götümüze her daim sokulacak bir hortum vardır Arçibıl.

- Siz kimsiniz ?

Arçibıl: Bilader bir siktir olup gider misiniz rica etsem ?

+ Terbiyeli olsana dalyarak !

Arçibıl'aa laf söyleyen denyolar, o hortumu saniyesinde götünüze ve ağzınıza senkron sokar, götten nefes alma tabirine yeni bir boyut katar, double penetrationu bir de böyle denetirim.

Siktirtmeyin belanızı !

Sikelim mi belamızı !

Sikelim, hayatımızı...



3 Nisan 2024 Çarşamba

Bu yazının bir başlığı yok !

 Neler, neler, neler oldu bir bilsen...

Keşke azıcık olsa görebilsem, konuşabilseydim seninle.

Sonsuz bir hiçliğe, sensizliğin ortasına düştüm. Keşke demeden ne çok pişmanlık cümlesi kurdum.

Seni karanlığa mahkum etmek aptallıktı, yeni yeni anlıyorum.

Yine çıkıp gelsen, zevzeklik yapsan keşke. Ölüyorum lan, anla ölüyorum.

Hani bir ağlasam, hani bir dertlensem, hani bir yas tutsam; bir çağın başlangıcından kapanışına kadar.

Neredesin be, çık artık !

Arçibıl: Abi.

Of be oğlum, ne özledim seni.  Seni gömdüğüm karanlığı unuttum. Toprağı ellerimle kazdım, ellerim kanadı, toprak kanadı. Ama sen nasıl ?

Arçibıl: İlk başladığımız yerdeyiz abi. Dinlen. Yaralarımız iyileşsin.

2 Şubat 2024 Cuma

Sen şimdi...

Kendini önemsemezsin bilirim. 
"Ne var ki bunda" der geçersin belki. 
Küçük bir operasyon demişsin. Demişsin de seni sensiz yaşayanın içinde bir gariplik işte. 
Sen iyi ol hep. 
Keşke uyanınca ilk görebildiğin olsaydım bugün. 
Yara izlerinden ve alnından öpüyorum.

19 Ocak 2024 Cuma

Karalamalar - 2

Zeus Olympos dağında sinirle asasını yere vurdukça şimşekler çakıyordu kainatta, biz seninle yeryüzünün dokuzuncu katında ten tene kavuşup bir oluyorduk.

Bilmiyorduk tanrıların, hayatın ve insanların iç çekişlerini,

Belki de bilmek istemiyorduk.


Ah Helen !

Ah minyonum, sırnaşık kedim, sevgilim.

Ah yaralarını öpmeye doyamadığım.


Boş bir mezarda sırt üstü yatıyorum şimdi. "Yaşıyorum" oyunu oynuyor, öleceğim günü bekliyorum.

Hani üzerime tonlarca toprak atılsa, hani tüm yanardağlar patlayıp lavlarını akıtsa, sesim çıkmadan ölecek gibiyim.

Hani "Yer yarılsa", hani "Gök delinse de kaybolsam", bugünlerde sık sık söylediğim.

Yaşıyorum ama sensizim.




9 Ocak 2024 Salı

Karalamalar - 1

Duymak isteyip duyamadıklarımız mı yakıyor canımızı,

Yoksa söyleyemediklerimiz mi ?

Her iki durumda da yoksun.

Huzursuzum,

Huysuzum...


Bir meyve uğruna yorma beni sevgilim,

Ben Adem değilim * 

 



*Huzur içinde uyu Cüneyt.

Yazdıklarının üzerine asla ekleme yapılamayacağından eminim.

5 Ocak 2024 Cuma

Arçibıl'la Sohbetler Serisi - Vol XI - Göç (The Last Part of the Life)

 Arçibıl, olum nerelerde takıldın kaldın yine ?

 Arçibıl: Abicim bakıyorum öyle, içim çekile çekile.

Neye bakıyorsun olum ? Manyak mısın ? Hadi toparlan çabuk geç kalıyoruz.

 Arçibıl: Buna be abi. Herşey ne kadar gerçekti oysa.

Ne yalan söyleyeyim, bu kez ben bile inanır gibi oldum. Neyse hadi çok takılma öyle şeylere. Unutma biz yoktuk zaten, her şey sanrılarımızdan ibaret. Geçmiş hayatlar yok, koku yok, O yok.

Arçibıl: Biliyorum abicim, bu kez biliyorum. Özür dilerim, benim suçum. Hani olur zannetmiştim.

Senin kafanı sikmek lazım Arçibıl, kafanı dağıtmak lazım. Ulan sana kaç kez söyleyeceğim, kaç kez toparlayacağım daha seni. Hadi toparlan bir yandan, fazla zamanımız kalmadı.

Arçibıl: Abicim diyecek bir şeyim yok bu kez sana. Pişmanım desem, affetsen.

Bu kez sana kızmıyorum. Seni azat ediyorum üstelik. Artık özgürsün, dilediğin yere git.

Arçibıl: Abicim yapma, yalvarırım yapma. Bak söz hep senin sözünü dinleyeceğim artık.

Artık uşak falan değilsin. Sadece dostumsun, yegane içsesim, hayat yoldaşım. Gözlerin buğulanmasın. Hadi hızlı ol.

Arçibıl: Abi be, yine konar mıyız bir yerlere. Yine güler miyiz ?

Bilmiyorum dostum. Artık ne yaparız bilmiyorum. Bildiğim tek şey bir an önce göçe başlamamız lazım.

Arçibıl: Abi ben toplandım. Hazır mısın ?

Dur dur, şu son cümleleri atıyorum sırt çantama. Sonra yola çıkabiliriz. 

...

Hadi bakalım, ben tamamım.

Arçibıl: Abi son kez şöyle bir kolaçan mı etsek arkamızı ?

Arkana dönüp bakmak yok dostum, dönersen mutlaka sana dokunacak bir şeyler bulacaksın.

Göçümüze başlayalım, hayatımıza karanlık gelmek üzere... 


4 Aralık 2023 Pazartesi

Senden geçişim, Sana kaçışım...

Karşımdaydın öylece, 11 yıl önce. 
Gittin. 
Doğrusu gitmeyi sana yüklemenin puştluğu değildi bu. Öyle olmalıydı belki... 
Gittin ama bir türlü bitmedin. 
Yoktun belki yanımda, sağımda, solumda. 
Gözlerimi kapatıp sayıyordum sonsuza kadar, saklandığın yerden çıkmıyordun. 
Boşa bakmaktan kan çanağına dönmüş gözlerim patlıyordu çanak çömlek yerine. 
Dünyamda yokken içimde yeşerip büyüyordun, belki kendini bile bilmeden. 
O denli büyüyordun ki içimden taşıyordun; bedenimi, ruhumu kaplıyordun. 
Sonra apansız, Sonra en olmaz dediğimde geldin. 
İçimdeki senden dünyamdaki sana yüzümü döndüm: 

Hoşgeldin, 
Hoşgeldin Sevgilim.