27 Kasım 2014 Perşembe

Arçibıl'la Sohbetler Serisi - Vol IX




Şşşşt ! Artiz.
Arçibıl: ?
Ohoooo beyimiz konuşmuyor hem de.
Arçibıl: !
Olum nazlanma bu kadar. Tamam bağırmış olabilirim biraz.
Arçibıl: Yaptığını yakıştırabiliyorsan sorun yok abicim.
Ya tamam işte. Boş anıma denk geldi. Hem ne olmuş olum ? Aramızda Uşak- Efendi bağı yok mu ?
Arçibıl: Ben daha yakınız biliyordum.
Tamam, tamam. Kadim dostum benim. Özür dilerim, kırdım seni.
Arçibıl: Abicim.
Haftasonuna hazırlıklar tamam bilesin.
Arçibıl: Kaçırır mıyım abicim be. Sen, ben ve Azot.
:)
Arçibıl: Abicim bir daha "siktir git" demesen bana.
Tamam köfte seni. Dikkat ederim.


Ve şimdi dinle bak:


"Başın döner, gözlerin kararır ve bilincini yitirirsin. 
Sonrası sonsuz karanlık.
İşler bir kere kötüye gitmeye başladı mı
Durduramazsın, ardı arkası kesilmez; dibe battıkça batarsın.
Bir noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değil de, 
İşlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin. 
Bir çare, bir çıkış yolu ararsın kendine
Ama tüm bu aramalar boşunadır. 
Ne sesini duyan biri vardır etrafında, ne de çaresizliğini gören. 
Tek başınasındır bu hayatta, aldığın hiç bir karar tatmin etmez, 
Seçtiğin tüm yollar çıkmaz sokaklara götürür seni.
Hikayenin bittiğini düşünürsün... 
Sonra nefes aldığını fark edersin 
Ve aldığın her nefes seni hayatta tutacak olan bir umuda dönüşür.
Her kaybettiğinde yeniden başlarsın, daha da güçlenerek başlarsın 
Ve daha da hızlanarak dibe batarsın ve en dibe batarsın.. 
Başın döner, gözlerin kararır ve bilincini yitirirsin.. 
Sonrası sonsuz karanlık."

21 Kasım 2014 Cuma

Öncesi...Sonrası...

Öncesi mi, sonrası mı bilemiyorum.
Dünya dönüyordu, zaman akıyordu ve ben geçmişe doğru gidiyordum.
Seni ilk gördüğüm yer, anımsıyordum ince bir sızı eşliğinde, sonra erkek oluyordum, "Kadın" kokuyordum. "Adam" deyişin kulaklarımda.
Gülüyordum sebepsizce; suretin dünyam oluyordu.
Elim, ayağım ve dahi ruhum fışkırıyordu kuytu köşelerinde. Her köşebaşın "Ben" tarafından zapt edilmekte.
...
Hatırladıkça daha da geriye gidiyordum, seni hatırlayamadığım kadar geriye.
Sonrası mutlak boşluk; sensizlik.
Ve unutuyordum nerede olduğumu.
Senden öncesi mi, sonrası mı...
Bilemiyorum.


11 Kasım 2014 Salı

Etek

Panjurlardan sızan güneş ışıkları yüzüme vurmaya başladığından mı uyandım, yoksa alarm mı çok ısrarcıydı bilmiyorum...
Uyanmıştım işte.
Her insan hayata biraz sıçmak için gelir.
Bir işte çuvallar; sıçar, Sınavdan kalır; sıçar, helaya oturur; sıçar.
Mevzu derin, mevzu boktan.
Sabahın bu kısmıyla ilgili fazla detay vermek istemiyorum, hepimiz tuvalette yüzümüzün aldığı şekli az çok biliyoruz, birbirimizi kandırmaya gerek yok.


Hangimiz kabızlığın o ince sızısını tatmadık ki

Duştan çıktığımda servisin gelmesine çok fazla kalmadığını söyledi saat bana, ben de ona onu sevdiğimi. Garip bir ilişkimiz var saatimle, itiraf ediyorum.
Balkondan çöpü, ayakkabılıktan ayakkabıyı aldım, kapıyı açtım, apartman koridoruna yayılan mis gibi omlet kokusunu içime çektim. Dur lan, bu omlet kokusu değil sanki.
Yani yumurta kokusu ama omlet değil.
Hatta sanki çok pişmiş yumurta. Çok pişmiş ama pişirilmesinin üzerinden bir hayli vakit geçmiş.
Çürümüş lan bu yumurta.
Laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan !
Allahın belaları, kim osurdu lan apartman koridorunda.
Çektiğim nefesi anında geri bıraktım.
Durun yahu hemen inanmayın, kimsenin osurduğu falan yok. Apartman yeni, henüz boya kokuyor.
Bir anda yan dairenin kapı açılma sesi geldi.
Önce dışarıya bırakılan iki çizme ve kapıdan dışarı uzatılan bir bacak.
Ya da durun ! Ona bacak denemez.
Apollon tapınağındaki mermer sütunlardan biri olabilir bak.
Önce bir bacak göründü, sonra diğeri "bende buradayım" diye selamladı beni.
Ayak bileklerinden yukarı doğru bakmaya başladım ağır ağır. Yırtık desenli bir ten çorap eşlik ediyordu bacaklara. Yukarı çıktım, çıktım ve çıktım. 
Bir gariplik vardı bu işte, hala eteğe gelememiştim. Ve sonunda etekle karşılaştık.

-"Naber hacı" dedi bana.
+"İyidir" dedim.

Etek dediysem normal bir etek canlanmasın. Mini, hatta minimini. Eteği yapan firma eteğe kumaş eklemeyi unutmuş işte, o kadar mini. 

Eteğe odaklanalım beyler !

Duman çıkmaya başladı boynumdan ilkin. Sonra koltuk altım ve sonra tüm vücudumdan. "Şöyle tişörtü tutup yırtayım da rahat rahat bir buharlaşayım" dedim, sonra vazgeçtim.
...
Elimde çöp poşetimle yanında gururlu ve de mağrur bir şekilde geçerken kafasını kaldırıp "Günaydın" dedi.
"Allahım beni neyle sınıyorsun" dedim.
"Anlamadım" dedi.
"Günaydın" dedim.

Konunun hard pornoya dökülmesini bekleyenler: Post'umuz da 2 adet acil çıkış kapısı bulunmakta olup ivedilikle bunları kullanabilirsiniz efendim.
Selamlar&Saygılar.