26 Aralık 2013 Perşembe

Beyaz

İki mumun yandığı karanlık bir oda...
Aydınlık, sadece mumların cılız ışıklarında görebildiklerimiz.
Hani görmesekte, hani beş duyumuz bunu algılamaktan fersahlarca uzak olsa da her yan beyaz.
Duvarlar, tavan ve yerler.
Ortada bir yatak; yatak beyaz ve çarşafta.
Üzerinde Sen ve Ben; dizlerimizin üzerine oturmuşuz ve yüzyüzeyiz...
O gece, o saat, o dakika ve o an, şehvani hiçbir şey yok dünyada.
Dünya tenden ve zevkten arınmış; dünya beyaz.
Nefes sesi var oda da, nefeslerin sesi. Gözlerim dikilmiş gözlerine. Konuşmuyor iki beden, konuşmuyor Kays ve Leyla. Kelimeler sanki yaratılmamış...
Parmaklarım gidiyor saçlarına. "Sen; ahh benim kaburga kemiğim, ahh benim sol yanımın boşluğu".
Sol elim çeneni kavrıyor hafifçe ve kaldırıyorum başını biraz.
Dudağının tam kenarına, evet tam kenarına konduruyorum dudağımı.
"Ab-ı Hayatım, hoşgeldin hanene".
Ve elin dokunuyor saçlarıma. Dudaklarından dökülüyor cümleler:
"Yüzyıl süren yanlızlığım, efendim, kölem. Hoşgeldim hanene"
Ve sarıp sarmalıyor birbirini, iki tenden arınmış ruh, iki Cennet sürgünü...
Hayat o anda başlıyor, hayat o anda bitiyor. 
İki ruh yanıyor, eriyor, kül oluyor.



6 Aralık 2013 Cuma

Masturbasyon

Ruhumu boşaltmaya ihtiyacım var bebek, bilmem anlatabiliyor muyum kendimi ?
Hayatım bir ileri bir geri giderken - ruhsal bir masturbasyon eşiğinde -, boşalamamakla yüzyüzeyim.
Ruhum sikimden oluk oluk akarken gülümsemeye, küçülmeye, yok olmaya ihtiyacım var.




Hayat=Yaşam+Ölüm

Mağaranın rutubet kokan havasını derin derin bir kez daha çekti içine yaşlı seyyah...
Gözüne ufacık gelen ışık huzmesine doğru ağır ağır attı adımlarını; 
ışık daha büyüdü, 
adımları daha büyüdü, 
seyyah daha büyüdü.
Işığın kaynağında artık mağaranın uçuruma açılan ucunda olduğunu anladı.
Biraz tütün sardı, dumanını çekti içine ve karşısındaki dümdüz ovaya baktı...
Arkasında kocaman bir karanlık, bir adım sonrası sessiz bir ölüm ve ölümden sonra dümdüz bir vadi.
Yere bağdaş kurdu ve gülümsedi...